Yusufçuk Tepe
Gelibolu Yarımadası Anafartalar bölgesinde bulunan Yusufçuk Tepe ve 1915 Çanakkale Savaşı esnasında gerçekleşen Yusufçuk Tepe Muharebeleri.
Yusufçuk Tepe
Conkbayırı Anafartalar Ovası‘nın en net göründüğü noktalardan bir tanesidir. Mustafa Kemal Atatürk de savaş esnasında Conkbayırı‘ndan gözetleme yapmıştır. Yusufçuk Tepe ovanın en merkezi konumlardan bir tanesidir. Hem ovaya hakimiyeti hem de ova içerisindeki yükselti olduğu için kritik bir kontrol noktası olmuştur. Özellikle Anafartalar Savaşı esnasında önemli bir nokta olmuştur.
Yusufçuk Tepe Muharebeleri
Anafartalar Savaşı içerisinde yer alan Yusufçuk Tepe muharebesi özellikle 29. Tümen taarruzu olarak bilinir. Taarruz ise;
11. Tümen saat 15:00’ da harekete geçerken, 29. Tümen’in öncü bölükleri de İngiliz cephe hattının ötesine sevk edildi. Bu arada İngilizlerin üzerine çoktan ağır top ateşi yağmaya başlamıştı; çok geçmeden Pınartepe’nin kuru, fundalıklarla kaplı yamaçları alev aldı. Bunun bazı yerlerde ilerlemeyi zorlaştırmasına rağmen , duman öncü birliklerin sahipsiz bölgede ilerlemesine örtü sağlama etkisi yaptı. Bu aşamada zayiat en alt düzeydeydi; görüşe göre ilerleme plana göre sürmekteydi. 86. Tugay’ın görevi, Anafarta Sırtı’nın ucunda yer alan, Pınartepe’deki cephe hattının yaklaşık 1.500 metre doğusundaki 112 rakımlı tepeyi zapt etmekti. Taarruza 1/ RMF öncülük edecek , 1/Lancazhire Fusiliers ona destek verecekti. 2/ Royal Fusiliers ihtiyatta bekletilirken, 1/ RDF İngiliz cephe hattında kalacaktı. 86. Tugay’ın karşısında iki tabur vardı. Bunlar her ikisi de Albay Mehmet Ali’nin komutasında bulunan 34. Alay’a bağlı 2. Tabur’la 31. Alay’a bağlı 2. Taburlardı.
Ana 29. Tümen İlerleyişi 15:30’ da başladı. Munsterliler taarruza geçti ama hemen Hetman Çayırı’ndan açılan ateşin altında kaldılar. 11. Tümen’in ilerlemesinin sonuçsuz kalmasına yol açan siperdi bu. Ateş o kadar eziciydi ki, 500 metre ilerde bekleyen öncü bölüğe ile Munsterlilerden ancak birkaç adam ulaşabildi.
Taburun 700 adam kaçtı; 9 subay 400 asker kısa sürede öldü veya yaralandı. 1/RMF’ den Yüzbaşı Guy Nightingale şöyle anlatıyordu:
‘’Makineli tüfek ateşiyle hepsi biçildi… Türkler bizi ve bütün karaçalı kaplı araziyi ağır şekilde bombaladı. Taarruz bölündü, birlikler parçalandı. Yaralıların çoğu diri diri yandı, bir daha asla görmek istemeyeceğim, berbat bir görüntüydü bu.’’
Nightingale tabur karargahıyla birlikte cephe hattında kaldı, ama az kalsın alevlerin kurbanı oluyordu.
‘’ Karargahımız ağır şekilde bombalandı ve ardından etrafı alevler sardı. Diri diri yanacağımızı düşündük. Telefonun olduğu yerde sıcaklık korkunçtu. Alevlerin uğultusu şarapnel sesini bastırıyordu. Alevler üstümüzden geçerken siperin dibine yatmak zorunda kaldık. Şans eseri , siperin iki yanı da aynı anda alev almamıştı, yoksa ne yapardık bilmiyorum. Karaçalıların tamamen yanmasından sonra az kalsın dumandan boğuluyorduk! Bu sırada taburumuz açık arazide biçilmekteydi ve Tugay Karargahı’na sakin mesajlar göndermeye çalışmak gerçekten hayli can sıkıcıydı… Telefon kabloları sonunda sıcağın etkisiyle eridi.’’
Munsterlilerin ilerleyişi dakikalar içinde duruverdi. Takviye olarak onları hemen arkadan takip eden Lancashire Fusiliers de fazla bir şey yapamadı. O yüzden bir saatin sonunda 86. Tugay’ın hiçbir kısmı öncü bölüklerden ileri gidemedi; öncü bölüklerde sahipsiz bölgede çakılıp kaldı. Onların kuzeyinde, 87.n Tugay, 35. Alay’a bağlı 2. Tabur’un savunduğu Yusufçuk Tepe’nin kuzey yamaçlarına karşı giriştiği taarruzda biraz daha fazla başarı kaydetmişti. Üsteğmen İsmail Hakkı Sunata, Yusufçuk Tepe’nin kuzeyinde mevzilenmişti. Manzarayı şöyle tasvir ediyordu Sunata:
‘’ Birdenbire siperlere ateş eden obüsler sustu. Geriye ateş eden zırhlı topları ve şarapneller devam ediyor. Obüs mermileri durunca siperlerin üstündeki toz, duman yavaş yavaş kalkmaya başladı. Sağdan ağızdan ağıza haber ulaştı: Düşman hücuma kalktı, sol cenah dikkat etsin! Hakikaten, yavaş yavaş kalkmakta olan toz ve dumanın arkasından sürülerle İngilizlerin ilerlemekte oldukları bizim olduğumuz yerden de görünmeye başladı. Hemen yandan o tarafa biz ateş açtık. Düşman bizim cephemize değil, yanımıza, soldaki kıtaların cephesine hücum ediyor. Bizim yan ateşimiz çok tesirli. Üzerinde toz duman azalmaya başlayan solumuzdaki kıtalar da ateşe başladılar. Şimdi piyadelere kaldı iş. Bütün ihtiyatlar, istinatlar ve boşta kalan kuvvetler o tarafa, düşmanın hücum ettiği kısma kaymaya başladı. Piyade ateşi gittikçe ziyadeleşiyor. Sadece piyade tüfeklerine kaldıktan sonra düşmanın bir muvaffakiyet kazanacağın umuyorum. Lakin bilmiyorum ki top ateşi ne derecede tahribat yaptı. İngilizlerin ardı arkası kesilmiyor. Biz bunları görerek, durmadan ateş ediyoruz. Artık top sesleri tamamen kesilmeye başladı.’’
1/ İnniskilinglerin öncü bölüğü, Yusufçuk Tepe’nin alt yamaçlarında bir mevzi tutabilmek üzere 15:00’ı biraz geçe ilerledi. Çok az bir kayıpla hedefe varıldı. 15:30 ‘da , taburun kalan bölümü tepenin zirvesi ile doğu tarafındaki Türk siperlerini ele geçirmek üzere yan ateşinin içinden ileri atıldı. Ancak bu mevziye ayak basar basmaz ağır makineli ateşine maruz kaldılar. Makineli ateşi yol boyunca İnniskillingleri biçti. Ateşin büyük bir kısmı haritada 105 D8 olarak geçen ve hücum öncesinde önemi anlaşılamayan bir tümsekten gelmekteydi. Verilen ağır azyiat nedeniyle hat bozuldu ve tepenin aşağısında, zirveye otuz metre kadar mesafede bir çıkıntıya çekildi. 1/Border’lar ve 2/SWB [South Wales Borderers ] desteğinde tekrar hücuma geçildi, fakat bir daha zirveye ulaşılamadı.
Hetman Çayırı’nın 11. Tümen tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünen de Lisle, 17:15’te Tümgeneral Marshall’ın 29. Tümen’inin yeniden hücuma kalkmasını emretti. Bu hücuma taşralı İngiliz gönüllülerin en iyisi kabul edilen. 2. Atlı Tümen destek verecekti. Önceki başarıdan faydalanmak söz konusu değildi, zira ortalıkta faydalanacak bir şey yoktu.
Yeomanların ileri çıkarak 86. Tugay’ı durduran hedefleri ele geçirmesi ve sonra 87. Tugay’la beraber Yusufçuk Tepe ile Anafarta Mahmuzu’nun ucundan geçerek 112 rakımlı tepeyi alması bekleniyordu. Bu tepelerin ele geçirilmesi 11. Tümenin tekrar İsmailoğlu Tepesi’ne ilerlemesine olanak sağlayacaktı. Nizami birliklerin yapamadığını yapmak şimdi Yeomanlara düşmüştü.
‘’ Çare sunağına yeni bir tümen sunulmuştu. Muharebe ortamına intibak etmeden, brifing almadan, harita olmadan, ne olup bittiğini anlamadan tepelere, yanan fundalıkların içine gönderildiler.’’
KONU DEVAMI: Yeomanların Ateşle Vaftizi
Yusufçuk Tepe Kitabeleri
70 metre yüksekliğindeki Yusufçuk Tepe‘nin üzerinde,üç tane taş kaplama yazıttan oluşan Yusufçuk Tepe yazıtlarında güneyindeki yazıttan başlayarak; Arıburnu Cephesindeki Türk Kuvvetlerini kuşatmak için 7 Ağustos 1915 günü Anafartalar limanına çıkan düşman kuvvetleri zayıf gözetleme birlikleri karşısında İsmailoğlu ve Yusufçuk tepelere kadar ilerledi.
Anafartalar Gurubu komutanı Albay Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk kuvvetlerini yenerek,onları Kireç tepe ve Mestan tepe hattına attı.
21 Ağustos 1915 günü yapılan 2. Anafartalar Muharebesi sonunda ise düşmanın Sivri tepe ve Mestan tepe hattında taarruz gücü kırıldı.bu Muharebelerde Türkler 8155 şehit, düşman da 19850 kayıp verdi.