Çanakkale Savaşında Jandarma Birlikleri
Çanakkale Savaşlarında Jandarma Birlikleri, Gelibolu yarımadasında Çanakkale Savaşı esnasında Jandarma Birlikleri ve muharebe görevleri üzerine yazılmış bir makale.
Çanakkale Savaşında Jandarma Birlikleri
Bu yazımızda Jandarma Teşkilatı‘nın görevleri, tarihçesi ve Çanakkale Savaşı esnasındaki katkılarını bir araya getirdik. Yazımıza öncelikle genel tanımlar ile başlayalım.
Jandarma nedir?
“Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve âsâyiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların verdiği görevleri yerine getiren, silahlı genel kolluk kuvvetidir. Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlıdır.”
Jandarmanın Görevleri
Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri şunlardır.
a) Mülki görevleri; Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak, (b) ve (c) bentlerinde belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak.
b) Adli görevleri; İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek.
c) Askeri görevleri; Kanunlarla verilen askeri hizmetleri yerine getirmek.
Jandarma Tarihçesi
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI TARİHÇESİ
Dünya milletleri ile karşılaştırıldığında, düzenli ve uzun ömürlü devletler kurma yeteneğini ve gücünü göstermiş olan Türkler, tarih sahnesinde göründükleri günden bu yana düzenli devlet anlayışlarının yanı sıra, ülkelerinde emniyet ve asayişin sağlanması yolunda koydukları yasalar ve töreler ile de dikkat çeken bir millet olmuştur. Eski Türklerde Başbuğ, Kağan, Hakan diye anılan hükümdarlar aynı zamanda emniyet ve asayiş hizmetleriyle bizzat uğraşmışlardır. Orhun Kitabeleri’nde Yargan olarak geçen ve Hakanların emrinde, emniyet ve asayişi sağlayan bir zabıtanın bulunduğu bilinmektedir.
Selçuklularda Surta, Osmanlılarda Subaşılar, daha sonraları Zaptiyeler ve yakın tarihte Jandarma, emniyet ve asayiş hizmetlerini yürüten askeri kolluk teşkilatları olarak görülmektedirler.
Osmanlı Devleti’nde; kazalarda Kadılar emrindeki Subaşılarla, sancaklarda Mirliva veya Sancak Beyleri, eyaletlerde ise Mir-i Miran veya Beylerbeyi askeri ve mülki birer otorite olarak emrindeki askerlerle emniyet ve asayiş hizmetlerini yürütmüşlerdir.
Devletin başkenti İstanbul’da ise emniyet ve asayiş hizmetleri farklı bir teşkilat tarafından yürütülmüştür. Bu amaçla İstanbul’un içinde ve dışında asayiş karakolları açılmış ve bu karakollarda Karakullukçu denen Yeniçeriler görev almıştır. Yeniçeri Ağası, Cebecibaşı, Cebeciler, Kaptan Paşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşı ve Bostancılar, devletin emniyet ve asayişinin sağlanmasında görevli ve sorumlu isimler olarak tarihe geçmişlerdir.
18 Haziran 1826’da Yeniçeriliğin ortadan kaldırılmasından sonra emniyet ve asayiş hizmetleri; ‘Asakir-i Muntazama-i Mansuri’,’Asakir-i Muntazama-i Hassa’ ve 1834 tarihinde Anadolu ve Rumeli’nin bazı eyaletlerinde ‘Asakir-i Redife’ adı altında kurulan askeri teşkilatlar tarafından yürütülmüştür.
03 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı (Tanzimat-ı Hayriye – Gülhane Hattı Hümayunu) ile halkın can ve mal emniyetinin korunması görevi, eyalet ve sancak valilikleri emrine gönderilen subaylar tarafından yürütülmüştür.
16 Şubat 1846 tarihinde Zaptiye Müşirliği kurulmuş, eyalet ve sancaklardaki Umuru Zaptiye hizmetleri doğrudan doğruya bu makama bağlanmıştır. Bu devreye, ‘Tevhidi Zabıta’ (zabıtanın birleştirilmesi) devresi de denilmektedir. Zaptiye Müşirliği, bir üst seviyedeki askeri bir makam olan ‘Seraskerlik’ makamına bağlanmıştır. Böylece asıl görevi iç güvenlik ve düzeni sağlamak olan ve tek elden sevk ve idare edilen yeni bir askeri zabıta sınıfı doğmuştur.
14 Haziran 1869 tarihinde teşkilatın ilk nizamnamesi olan Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi yürürlüğe konmuştur. Bu nizamname ile zabıta görev ve hizmetleri, yetki ve sorumlulukları hukuki bir çerçeve içine alınmıştır. Yönerge uyarınca her ilde bir Zaptiye Alayı kurulmuş, personeli piyade ve süvarilerden oluşmuştur. Ayrıca, alay, tabur, bölük ve takım teşkilatlanmasına gidilmiştir.
Arşivlerde, 1839 yılından itibaren “Jandarma” adına ve muhtelif “Jandarma tayin kararnamelerine” rastlanılmış olduğundan; Türk Jandarma Teşkilatının 1839 yılında kurulduğu anlaşılmış ise de araştırmalarda kuruluş ay ve gününün tespiti mümkün olmamıştır. Bu nedenle Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi’nin kabul tarihi olan 14 Haziran 1869 tarihinin 14 Haziranı alınarak, “14 Haziran 1839” tarihi Jandarma Teşkilatının kuruluş günü olarak kabul edilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Sadrazam Sait Paşa, modern bir zabıta teşkilatı kurmak için İngiltere ve Fransa’dan subaylar getirtmiş, teşkilatlanmada değişiklik yapılmış ve 20 Kasım 1879’da Seraskerlik makamına bağlı Umum Jandarma Merkeziyesi kurulmuştur.
Jandarma, 1908 yılında II’nci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra özellikle Rumeli’de büyük başarılar göstermiştir. Bunun üzerine teşkilat 1909 yılında yeniden düzenlenerek Harbiye Nezareti’ne bağlanmış ve Umum Jandarma Kumandanlığı adını almıştır.
Jandarma Birlikleri; 1914 yılında başlayıp 1918 yılında biten Birinci Dünya Savaşı ile 1919 yılında başlayıp 1922 yılında biten Kurtuluş Savaşımızda, hem iç güvenlik görevlerini sürdürmüşler, hem de bir çok cephede Silahlı Kuvvetlerin ayrılmaz bir parçası olarak yurt savunmasına iştirak etmişlerdir. Jandarma Birliklerinin bu savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar ve yararlılıklar her türlü övgünün üzerindedir.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra, devletin birçok kuruluşunda olduğu gibi, Jandarma Teşkilatı’nda da reorganizasyon çalışmalarına bir plan çerçevesi içerisinde başlanılmıştır.
1918 yılında kapatılan Jandarma Astsubay Okulu İzmit’te yeniden açılmıştır. Sabit Jandarma Bölge Müfettişlikleri ve İl Jandarma Alay Komutanlıkları yeniden teşkilatlandırılmış, Seyyar Jandarma Birlikleri güçlendirilmiştir.
10 Haziran 1930 tarihinde 1706 sayılı Kanun çıkarılmış ve Jandarma Teşkilatı bu günkü hukuki statüsünü kazanmıştır.
1935 yılında Jandarma Subaylarının Harp Okulu’nda yetiştirilmesi esası kabul edilmiştir.
1937 yılında Jandarma Teşkilat ve Vazife Nizamnamesi’ yürürlüğe girmiştir.
1939 yılında Jandarma Teşkilatı; Sabit Jandarma Birlikleri, Seyyar Jandarma Birlikleri, Jandarma Eğitim Birlikleri ve Okullar olmak üzere üç grup halinde yeniden düzenlenmiştir.
1956 yılında yürürlüğe konan 6815 sayılı Kanun ile, bu tarihe kadar Gümrük ve Tekel Bakanlığı’na bağlı tümen seviyesinde askeri bir kuruluş olan Gümrük Umum Kumandanlığı tarafından yürütülen sınır, kıyı ve karasularımızın emniyet ve korunması ile gümrük bölgelerinde kaçakçılığı men, takip ve tahkik görev ve sorumluluğu Jandarma Genel Komutanlığı’na verilmiştir.
1957 yılında Jandarma Sınır Birlikleri tugaylar haline dönüştürülmüş, ayrıca Jandarma Eğitim Tugayları kurulmuştur.
1961 yılında Jandarma Bölge Komutanlıkları kurulmuştur.
1963 yılında Foça’da Jandarma Komando Okulu açılarak, komando eğitimine başlanmış, buna bağlı olarak jandarma komando birlikleri teşkil edilmiştir.
1961 yılında İlk Jandarma Bölge Komutanlığı Ankara’da kurulmuştur.
1968 yılında Diyarbakır’da Hafif Helikopter Bölük Komutanlığı adı altında ilk Jandarma Havacılık Birliği kurulmuştur.
1974 yılında Jandarma Komando Birlikleri ile Jandarma Havacılık Birlikleri Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmış ve Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesinde de ön saflarda yerini almıştır.
1982 yılında 2692 sayılı Kanun ile kıyı ve karasularımızın korunması görevi Sahil Güvenlik Komutanlığı’na devredilmiştir.
1983 yılında 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
1988 yılında 3497 Sayılı Kanun ile kara sınırlarımızın korunması ve güvenliğinin sağlanması görevi Kara Kuvvetleri Komutanlığına verilmiş, 21 Mart 2013 tarihinde son olarak Çukurca ve Şenoba J.Snr.Tug.K.lıkları K.K.K.lığına teslim edilmiş ve sınırların devir işlemi tamamlanmıştır.
Çanakkale Savaşında Jandarma Birlikleri
Makale Girişi
1915 yılından bu yana Çanakkale Savaşları hakkında çok şey söylenmiş ve yazılmıştır. Aradan geçen 87 yılda. Çanakkale’yi acaba yeterince öğrenebildik ve öğretebildik mi? İşte bugün. Çanakkale‘nin bilinmeyenlerinden birisi olan “Çanakkale Savaşlarında Jandarma Birliklerimiz” konusunu ele aldık.
Türkler tarih boyunca milli bir hayata, inzibat ve asayiş işlerini esaslı bir şekilde düzene koymak sayesinde kavuşmuştur. Bu sayede kurdukları devletlerin devamlılık süreci taşıdığı da bir gerçektir. Asker bir millet olan Türklerde. İnzibat Tarihini askeri tarihten ayırt kabul etmek mümkün değildir.
Varolduğundan bugüne kadar Jandarma, her dönemde emniyet ve asayişin daha iyi sağlanması maksadıyla, içerisinde bulunduğu dönemin koşullarına göre yeniden yapılandırılmış, Tazimatla birlikte teşkilatlanmış, günümüze kadar geçen süreç içerisinde de günün koşullarına göre büyük değişimlere uğramıştır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayrılmaz bir parçası olan Jandarmanın barıştaki görevi, yurdumuzun genel emniyet ve asayişini sağlamaktır. Genel emniyet ve asayiş demek, bir ülke topraklarında yaşayanların halinden memnun, geleceğinden emin olması demektir. Bu görevini İç İşleri Bakanlığına bağlı olarak yürüten Jandarma, yurdun büyük bölümüne yayılan teşkilat ağı sayesinde her dönemde devletin gözü, eli, kolu ve ayağı olmuştur.
Savaşta Jandarma
Jandarma savaşta ise; Türk Silahlı Kuvvetleri emrine girer ve kendisine verilen sefer görev emrine göre hareket eder. Aynı düşünceden hareketle. Ağustos 1914‘te seferberliğin ilanıyla da, ülkenin dört bir tarafında açılan cephelerde, ordunun nasıl kullanılması gerektiğini belirlemiş, genel emniyet ve asayişten sorumlu olan Sabit Jandarma Birliklerinden tasarruf edilen personel ile Seyyar Jandarma Birlikleri kurulmuştur. Seyyar Jandarma Birlikleri, genelde Kara Ordusu içerisinde Piyade Alaylarının 4 üncü Taburlarını oluşturduğu gibi, bazıları Piyade Alayları gibi, bazıları da tabur seviyesinde müstakil olarak görev yapmışlardır.
Çanakkale Sancağında ise; seferberlik talimatı gereği Çanakkale, Bursa ve Balıkesir illerimizin Sabit Jandarma Birlikleri ile ikmal erlerinden teşkil edilen Seyyar Jandarma Alayları Ağustos 1914’te, teşkilatlanmalarını müteakip derhal kıyı gözetleme ve koruma görevine başlamışlardır. Aynı şekilde teşkil edilen Beyoğlu Seyyar Jandarma Alayı da başta eğitim olmak üzere eksikliklerini tamamlayarak Ocak 1915’te sefer görev bölgesi olan Çanakkale’ye deniz yoluyla intikalini müteakip, Anadolu tarafında Erenköy bölgesinde çadırlı ordugaha geçmiştir.
Böylelikle Çanakkale Bölgesinde Ocak 1915’ten itibaren, üç Seyyar Jandarma Alayı konuşlanmış, ancak Bursa Seyyar Jandarma Alay karargahının lâğv edilmesi üzerine, Gelibolu ve Bursa Seyyar Jandarma Taburları bölgede bulundukları süre içerisinde, müstakil olarak görev yapmışlardır. Aynı donemde Kara Ordusunca seferberlik talimatı gereği bölgeye sevk edilen Piyade Tümenleri de sorumluluk bölgelerine ulaşmış, tüm birlikler Çanakkale Boğazı’na yapılacak olası düşman saldırılarına karşı gereken hazırlıklara başlamışlardır.
Çanakkale ve Balıkesir Seyyar Jandarma Taburları (Çanakkale Seyyar Jandarma Alayı) ile Beyoğlu ve İstanbul Seyyar Jandarma Taburları (Beyoğlu Seyyar Jandarma Alayı) Anadolu Yakasında, Bursa ve Gelibolu Seyyar Jandarma Taburları ise Gelibolu Yarımadasında, kıyıların örtme, gözetleme ve korunmasıyla görevlendirilmişlerdir. Bu altı Seyyar Jandarma Taburu Çanakkale’deki bu görevlerine, zaman zaman sorumluluk bölgeleri değişse de, İtilaf Devletlerinin Gelibolu’dan çekilmesinden sonra da devam etmişlerdir.
Çanakkale Cephesinde bu üç Seyyar Jandarma Alayından başka Jandarma Birlikleri de görev yapmıştır. Kara Ordusuna mensup Piyade Alayları kuruluşunda seferde teşkil edilen Seyyar Jandarma Taburları da bulunmaktaydı. Bu jandarma birlikleri, gerek başlangıçta, gerekse harekatının seyrine göre takviye amacıyla diğer cephelerden veya bölgelerden Çanakkale’ye kaydırılan birlikler içerisinde görev almışlardır. Bunlardan birisi de; 20 nci Piyade Tümeni emrindeki Menemen’de bulunan Ankara Seyyar Jandarma Alayı olarak da anılan 62 inci Piyade Alayı’dır. 17 Ekim 1915’ de Çanakkale’ de 41 inci Piyade Alayının sorumluluk bölgesini devralarak. Arıburnu – Seddülbahir cephesinin sol kanadında Kerevizdere’de savunma görevi almış, 22 ve 25 Kasım 1915’te düşman taarruzları karşısında mevzilerini kahramanca savunmuş ve düşman taarruzlarını geri atmıştır. Ancak bu savaşlarda, bu alaydan 70 er şehit olurken 130 er de yaralanmıştır.
Seyyar Jandarma Alay Ve Taburlarının Faaliyetleri
Çanakkale Seyyar Jandarma Alayı
Bölgede hemen göreve başlayan Çanakkale Seyyar Jandarma Alayı‘nın Çanakkale ve Balıkesir Seyyar Jandarma Taburları Anadolu tarafında. Asya grubuna bağlı olarak kıyıların örtme, gözetleme ve korunmasına görevlendirilmiştir. Bu taburlar, savaş süresince ve İtilaf Devletleri çekildikten sonra da, zaman zaman sorumluluk bölgeleri değişse de. Kum Burnu‘ndan – Akçay İskelesine kadar olan bölgede görev yapmışlardır. Her ne kadar cephe savaşma katılmasalar da “örtme birlikleri” olarak kıyı başında görev yaptıklarından, savaşın başından sonuna kadar bitmek bilmeyen düşman bombardımanı altında, muharebe stresini başından sonuna kadar yaşatmışlardır. Ancak kayda değer muharebe zayiatları olmamıştır.
Beyoğlu Seyyar Jandarma Alayı
Beyoğlu ve İstanbul Seyyar Jandarma Taburları ile teşkil edilen Beyoğlu Seyyar Jandarma Alayı, Ocak 1915’te Çanakkale‘ye intikalini müteakip 9 uncu Tümen ihtiyati olmuştur. Boğazın İtilaf donanması tarafından zorlanması ile birlikte, her iki taburu ile Anadolu tarafında merkezden itibaren kıyılarının örtme, gözetleme ve korunmasına görevlendirilmiştir. Başlangıçta Erenköy’de konuşlanan Alay karargahı daha sonra Çanakkale merkezine taşınmıştır.
Beyoğlu Seyyar Jandarma Taburu
Çanakkale’ye intikali müteakip Erenköy‘de konuşlanan tabur, çok kısa bir süre sonra Çanakkale’ye gelerek bir bölüğü ile Çanakkale şehir merkezinin disiplinini sağlarken, diğer bölüklerine de Nara Burnu ile Tuzla koyu arasındaki bölgenin sorumluluğu verilmiştir. Beyoğlu Seyyar Jandarma taburu daha sonra Menderes nehri ağzı ile Karantina arasındaki bölgenin sorumluluğunu ve bu bölgedeki topların korunmasını üstlendi. Harekat sırasında gelişen duruma göre, aynı bölgede taburun sorumluluk alanında zaman zaman bazı değişiklikler olmuştur.
Beyoğlu Seyyar Jandarma Taburu. 13 Mart 1916’da sorumluluk bölgesini İstanbul Seyyar Jandarma Taburu’na terk ederek iki bölüğü ile Çanakkale şehir merkezinin güvenliğini sağlarken, diğer iki bölüğü ile Rumeli yakasında Kerevizdere – Soğanlıdere arasında görev almıştır. Bu konumu 13 Aralık 1916’ya kadar devam etmiş, daha sonraki tarihlerde taburun tüm bölükleri Erenköy ve İntepe’de toplanmış, 20 Eylül 1917‘ve kadar da durumunda bir değişiklik olmamıştır.
İstanbul Seyyar Jandarma Taburu
İstanbul Seyyar Jandarma Taburu, 13 Ocak 1915’den 4 Nisan 1915‘e kadar kendisine ayrılan bölgede kıyı gözetlemesi, tahkimat ve eğitim yapmış, Anadolu yakasına yerleştirilmiş topların korunması görevini de sürdürmüştür. Tabur, 25 Nisan Kara Çıkartmasından hemen önce 6 Nisan 1915‘te, Gelibolu Yarımadası’na Salim Bey çiftliği ile Tenker Tepe’deki Obüs ve havan bataryalarının korumasına görevlendirilmiştir.
7 inci Tümen emrinde Kirte Savaşlarına katılan İstanbul Seyyar Jandarma Taburu, özellikle 4 Mayıs 1915’te Hisarlık Sırtlarıma taarruz edecek mürettip birliğinin içinde ver alarak, yiğitçe savaşmış ve taarruzun başarısında önemli rol oynadığından bütün komutanların takdirini kazanmış, ancak bu savaşlarda toplam 21 şehit, 54 yaralı ve 8 kayıp vermiştir.”Tabur, 2 Ocak 1916’da tekrar Anadolu tarafına geçerek Erenköy‘de yapılan modern hizmet binalarına yerleşmiştir.
İstanbul Seyyar Jandarma Taburu savaş sonrası Çanakkale Bölgesinde tehdit oluşturan asker kaçakları ve eşkıyalara karşı, özellikle Çanakkale – Lapseki arasında kalan bölgede başlatılan takip harekatında görevlendirilmiş, ormanlık ve dağlık arazide aylarca devam eden takip ve çatışmalar, başkent İstanbul‘un genel emniyet ve asayişinden sorumlu olan taburun, asli görevine dönmesini geciktirmiştir.
Bursa Seyyar Jandarma Taburu
Bu tabur. Ağustos 1914’te Gelibolu’ya intikalini müteakip 9 ncu Tümen emrinde. Teke Burnu’ndan – Ece Limanı’na kadar olan bölgenin örtme, gözetleme ve korunmasına görevlendirilmiştir. İtilaf donanmasınca boğazın zorlanmasıyla birlikte, Kara Harekatı başlayana kadar geçen süre içerisinde, Koyun Limanından Büyük Arıburnu’na kadar olan bölgede, duruma göre sorumluluk alanı daraltılarak ve genişletilerek görev yapmıştır.
25 Nisan Kara çıkartması ile birlikte. 3 üncü Ordu Komutanlığından aldığı emir gereği Kilye’de toplanarak verilecek ikinci emri beklemiştir. Üst komutanlıklarca Seddülbahir bölgesindeki tehdidin büyüklüğü sebebiyle, taburun bu bölgede kullanılması uygun görülmüş ve böylelikle Güney Grubu emrine verilmiştir.
27 Nisan 1915’te Hisartepe’yi savunmakta olan Bursa Seyyar Jandarma Taburu‘nun Üniformaları Fransızların Üniforması gibi mavi renkte olduğundan, Alçı tepeden ilerleyen birliklerimiz taburumuzu Fransız askerleri sanarak 300 m. mesafeden şiddetli bir ateşe tutmuş, bu erler tarafından Hisartepe’dekilerin Türk birlik olduğunu çok geç anlaşılmış, fakat bu arada 15 – 20 er kardeş kurşunu ile hayatini kaybetmiştir. Bu savaşta Bursa Seyyar Jandarma Taburu‘ndan 90 şehit olurken 50 er ve bir yüzbaşı yaralanmıştır.
Bursa Seyyar Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Haşan Tahsin 25 Mayıs 1915’te Bölge Komutanlığına gönderdiği raporda: Taburunun, 12 Ağustos 1914’ten itibaren bölgede hiç dinlenmeden görev yaptığını, iki buçuk ay aralıksız düşman bombardımanı altında siperlerde çok yıprandığını ve güçsüz düştüğünü, 26 Nisan 1915’te Hisar Tepe’ de yalnız başına savaştığını, yaşlı erlerden de meydana gelen taburunun daha fazla söz söylenmeyecek bir durumda bulunduğunu, artık muharebe alanının demirbaşı olduklarını, elbisesiz olan 300 ikmal erinin silah ve elbisesi de dahil olmak üzere, taburunu yeniden toparlayabilmesi için, diğer bölükleri yerinde bırakarak, uygun görülen bir yerde bir bölükle karargah kurmak ve takviye birlikler geldikten sonra da bütün taburunu geçici bir şiire dinlendirmek istemiştir. Tüm zorluklara rağmen, bu tabur muharebe meydanlarında bir adım dahi geri atmamıştır. 26 Nisan 1915”te Hisartepe’de yalnız olarak savaşmış ve 110 şehit. 280 yaralı ve 50 kayıp olmak üzere toplam 440 kişi zayiat vermiştir.
Tabur Komutanı Hasan Tahsin’in ısrarla taburunun toparlanması ve yeniden düzenlenmesi için geri bölgeye alınmasını isteyip, bu şansı yakalamış olmasına rağmen. Haziran 1915 sonunda bu sefer Çanakkale cephesinin cehennemi muharebelerine sahne olan Anafartalar Bölgesine gönderilmiştir. Kendisini destekleyen birliklerle birlikte. Anafartalar Ovası’nda düşmanın kendinden personel, silah ve teçhizat yönünden kat kat üstün olan kuvvetlerine karşılık, bizim için hayati öneme haiz olan Conkbayırı ve Kocaçimen‘in ele geçirilmesine engel olmada büyük yararlılıklar göstermişlerdir. Kuzeyinde bulunan Gelibolu Jandarma Taburu ile birlikte Anafartalar Ovası‘nın kilitlenmesinde çok büyük katkıda bulunmuştur. Bu taburlar, kuzeyden gelen birliklere kazandırdıkları 36 saat ile, Gelibolu Yarımadası’nın kuzeyden kuşatılarak kopartılmasına engel olmada büyük başarılar sağlamış ve Türk Milleti için hayati dönemi olan bu bölgenin elde tutulmasında çok önemli rol oynamışlardır.
Gelibolu Yarımadası’nın hem güneyinde hem de kuzeyinde, en kanlı cephelerde görev alan Bursa Seyyar Jandarma Taburu, bu savaşlarda neredeyse mevcudunun tamamını kaybetmiş, ancak görev anlayışı ile her kesimin takdirini kazanmıştır. Özellikle Binbaşı Mahmut Bey ve Yahya çavuş gibi menkıbesi kahramanların içerisinden çıktığı 26 inci Alayın 3 üncü Taburu ile en şiddetti muharebelerin meydana geldiği Seddülbahir Bölgesi’nde büyük başarılara omuz omuza beraber imza atmalarına rağmen, 26 inci Alay 3 üncü Taburunun dillere destan olan kahramanlığı her fırsatta dile getirildiği halde, Bursa Seyyar Jandarma Taburu‘ndan maalesef hiç söz edilmemiştir.
Çanakkale cephesinde en çok zayiat veren bu tabur, büyük yokluklar içerisinde olmasına rağmen hep en önde olmuştur. Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu ile birlikte Anafartalar‘ da, gösterdikleri kahramanlıklarından dolayı. Başkomutan Vekili Enver Paşa “Anafartalar ’ a düşman çıktı.. On bin tüfeklisine karşılık sekiz yüzer mevcutlu Bursa ve Gelibolu Seyyar Jandarma Taburları düşmanı durdurdular. Gerçi bu Taburlar eridi. Fakat vatanın kalpgahı emindir.” sözleriyle ifade etmiştir.
Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu
Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu, savaşın başından sonuna kadar Anafartalar Ovası ve kuzeyinde örtme ve kıyı gözetleme görevinde bulunmuş. Ağustos 1915’te Kireçtepe’ de ise destanlaşmıştır. İngilizlerin Anafartalardaki birliklerimizin kuzeyinden Kocaçimen bölgesine yapmak istedikleri taarruza bu bölgedeki birliklerimize öncülük ederek engel olmuştur.
Kireçtepe 7-12 Ağustos 1915 arasında, Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu‘na mensup üç bölük tarafından savunuluyordu. Zaman geçtikçe de Türk takviyeleri savaş alanına yetişiyorlardı. İngilizler, üstün kuvvetlerle taarruz ederken, Kireçtepe’ deki kuvvetlerimiz çeşitli mahrumiyetler içinde idiler ve Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu ise hiçbir yerden takviye alamadan yalnız başına mevzilerini ölümüne savunmaktaydı. İngiliz General Oglander, bu durumu şöyle anlatmıştır: “15 Ağustos‘ta bile Kireçtepe üzerindeki Türk birliklerinin telefon irtibatları yoklu. Bu yüzden öğleden son raki olaylar sırasında Kireçtepe Sırtları’ndaki birlikler takviye kıtaları gönderilmesi haberini Wilmer in 4 katı uzunluktaki karargahına elden göndermişlerdi. Turşun Köyü tideki kıtalar derhal takviye için gönderildi ise de, muhriplerden açılan ateşlerle bu kıtalar durduruldu. Gecenin devamı süresince tepe üzerindeki birliklere hiçbir yardım yapılamadı.
Cesur, gözü pek ve kudretli bir subay olan, Gelibolu Seyyar Jandarma Tabur Komutanı Yüzbaşı Kadri, takviyeler yetişinceye ve Anafartalar Savaşı sonuçlanıncaya kadar Kireçtepe Bölgesi‘ni savunmuş, 15 Ağustos günü, başından yaralanarak cepheden tahliye edilmiş. 21 Ağustos günü ise Yalova‘daki Sahra hastanesinde şehit olmuştur. Gelibolu Seyyar Jandarma taburu ise bu topraklarda: 103 şehit. 189 varalı ve 56 kayıp vermiştir.
Düşman, Yüzbaşı Kadri ve Taburunu Kireçtepe ‘den söküp atamamıştır. Birlik, beraberlik ve vatan sevgisiyle tek vücut olan taburun gazileri, savaş sonrası şehit olan arkadaşlarını gömdükleri yere, kullandıkları top mermilerinin boş kovanları ile bir anıt yapmışlardır. Bu anıt Çanakkale‘nin ilk anıtı olmuştur. Çanakkale muharebelerini taçlandıran ve efsaneleşen
Alçıtepe ve Kocaçimen‘ den sonra, Kireçtepe’ de tarihe silinmez izlerle yazılmıştı. Savaş sonrası, bu Jandarma Taburlarına komuta ettiğinden, onları çok iyi tanıyan Mustafa Kemal, bu ilk anıtı bizzat ziyaret ederek, anıt önünde bir de fotoğraf çektirmiştir.
Makale Sonuç
Seferberlik talimatıyla kurulan, Seyyar Jandarma Birliklerinin kurulmasının sebebi Silahlı Kuvvetlerimizi perakende hizmetlerden kurtarmak, tüm güçlerini eğitime ve savaşa konsantre etmelerini sağlamaktı.
Bu maksatla 1914 yılında, 1 ve 5 nci kolorduların emrine 210 jandarma subayı, 6281 jandarma eri ve 6313 ikmal eri verilmiştir. Bu rakamın harekat alanındaki mevcuda oranı yaklaşık olarak % 5 ‘tir. Ancak 5 nci Ordu Komutanı Liman Von Sanders’in planına göre de, düşmanı kıyıda ilk karşılayacak ve gerideki büyük kuvvetlere zaman kazandıracak olan bu birliklerdi. Kara Ordusunun bütünlüğü bozulmamış, jandarma birlikleri perakende olarak bu göreve verilmişti.
Büyük yokluklar içerisinde teşkil edilen Seyyar Jandarma Birlikleri, harekatın başından en şiddetli dönemlerine gelinceye kadar giydirilememiş, giyindirilenlerde ise bir standart sağlanamamış, kara ordusu birlikleri gibi yerleşik birlikler olmadığından cephede nerede ihtiyaç varsa o tarafa gönderilerek kullanılmış, dolayısıyla komşu birlikler arasında koordinasyon kurulamamış, bu kargaşalık içerisinde kara ordumuz tarafından Fransız askeri sanılarak üzerlerine ateş açılmak suretiyle ne yazık ki. kendi askerlerimiz tarafından şehit bile edilmişlerdir. Özellikle Alman Komutanların komutasındaki karargah ve birliklerdeki plansızlık ve bunun doğal sonucu olan kara düzen komuta bu birliklerimizin erimesine özellikle sebep olmuştur.
Esas görevi emniyet ve asayişin sağlanması olan jandarmanın, büyük kısmının seferberlik talimatıyla seyyar birlikler olarak teşkilatlandırılıp ordu emrinde cephelerde kullanılması, geri bölgede yani yurt içinde emniyet ve asayişin sağlanmasında zafiyet yaratmış, cephedeki unsurları destekleyecek iç kaynakları harekete geçirecek ve taşrada devletin en önemli yaptırımcısı olduğu bilinen jandarmanın, bu dönem içerisinde etkinliğinin azalmasını neden olmuştur.
Kurtuluşta nitelikli personelinin büyük bir kısmını cephelerde kaybeder Jandarma Teşkilatının, kuruluşta yeniden organize olması uzun zaman almıştır. Milli mücadele döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra iç karışıklıklar ve isyanların en önemli sebeplerinden birisi de. Kurtuluş Savaşı nda cephelere gönderilen jandarmalar yerine, geri bölgelerde emniyet ve asayişin sorumlu tutulmak üzere, yaşlı ve yedek personelden tamamlanan niteliksiz jandarma personelince devlet otoritesinin tesis edilememesi olmuştur.
Eğer jandarma birlikleri kendi doktrinine uygun olarak kullanılsaydı. Çanakkale‘de ve dolayısıyla Kurtuluş Savaşında kanaatimizce bu kadar zaman ve yetişmiş personel kaybedilmezdi. Zaten yetersiz olan ülke kaynakları daha verinde kullanılırdı.
Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşfyla birlikte Osmanlı Ordularının Sina. Irak, Kafkasya cephelerine ilave ettiği dördüncü cephe olup, bunların en önemlisi ve en kanlı olanıdır. Büyük kayıplara rağmen. Çanakkale Savaşı Balkan Savaşı bozgununa bakıldığında Osmanlı Ordusu’nuıı ezikliğini üzerinden attığı, gerek ordu, gerekse milletin yarma umutla baktığı bir cephe olmuştur.
Bu bakımdan Çanakkale Zaferi, her şeyden önce hasta adam gözüyle bakılan Türk Milleti‘ne yeniden benliğini kazandırması. Kurtuluş Mücadelesinin temeli olan milli mücadele ruhunun yaratılması açısından dünya tarihinde benzerine çok az rastlanan bir zaferdir.
Çanakkale Jandarma Şehitliği
Gerçek şehitlik olan Kireçtepe Şehitliğinde 6 ağustos 1915 Kireçtepe Muharebesi‘nde 5. Tümene mensup 11.Topçu alayı 1. Bölük – 11.Topçu alayı 1. Bölük – 2. İstihkâm Taburu 3. Bölük – 3. İstihkâm Taburu 2. Bölük – Gelibolu Jandarma Taburu – 1.Piyade Alayı – 19. Piyade Alayı – 127. Piyade Alayı – 17.Piyade Alayı 1. Tabur – 39. Piyade Alayı 1. Tabur’un şehitleri yatmaktadır. Belirttiğimiz birlikler anıtın önünde yer alan taş zeminde yazmaktadır. Ancak yazılar neredeyse silinmek üzeredir. Taş zeminde yazan bir diğer yazı ise “Gelibolu Jandarma Taburu Şehitleri 1331” ifadesidir.
Kireçtepe Jandarma Şehitliği adlı yazımızda metnin tamamına ulaşabilirsiniz.
KAYNAKÇA:
Jandarma ve Tarihçesi / Jandarma Genel Komutanlığı
Çanakkale Savaşında Jandarma Birlikleri/ Adnan TÜRKERİ / Orjinal Makale
Aşağıdaki resim tarihçi Matthew Ward tarafından twitter hesabından paylaşılmıştır. Açıklama kısmında “Turkish Gendarmerie Lt’s graduating, 1915 (Jandarma Zabit Mektebi)” yazmaktadır.