Rumeli Mecidiye Tabyası
Çanakkale Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Seyit Onbaşı’nın görev yaptığı Rumeli Mecidiye Tabyası, Mecidiye Şehitliği ve Mısırlı Feyzullah Efendi Mezarını ziyaretçi gözüyle inceleyeceğiz.
Rumeli Mecidiye Tabyası Kısa Bilgi
Tabyalar konusunda sizlere detaylıca bir araştırma yapıyor ve beğeneceğinizi umduğum bir makale hazırlıyorum. Kısaca bir şekilde Rumeli Mecidiye tabyasından bahsedelim; Osmanlı’nın modern savunma tedbiri tabyaların en büyüklerinden birisi olan Rumeli Mecidiye Tabyası, 1892 yılında Kilitbahir Kalesi’nin güneyinde tabyanın adından da anlaşılabileceği gibi Sultan Abdülmecit tarafından Asaf Paşa ‘ya yaptırılmıştır. 8 bonet ve Alman yapımı 4 adet 24 cm, 2 adet 28 cm çapında toplardan oluşmaktadır. Çanakkale Savaşı’nda komutanlığını Yüzbaşı Hilmi (Şanlıtop) Bey yapmıştır. Ayrıca bu tabya Seyit Onbaşı’nın 270 kiloluk mermiyi kaldırdığı tabyadır. XYUBTYZ4XUWE
Tabya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey
Çanakkale Deniz Savaşının önemli komutanlarından ve perde arkası kahramanlarından birisidir Yüzbaşı Hilmi Bey. Şanlıtop soyadının hakkını sonuna kadar veren bir topçu, bir Türk subayı ve bir kahraman. 19O5’te Harbiye Mektebi’nden mezun olunca Çanakkale’ye tayini çıktı. 1911’de katıldığı İtalyan Harbi, yıllar boyu sürecek ‘cepheden cepheye bir ömür’ döneminin birinci adımı oldu. 1912 yılında Balkan Savaşı’nda ilk madalyasını aldı. Mecidiye Bataryası Grup Komutanı olarak katıldığı Çanakkale Savaşı sonrası, belki de bütün mücadeleyi etkileyen başarısından dolayı, biri Sultan Reşat’tan, ikisi Almanlardan olmak üzere üç madalya daha kazandı. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından yabancı güçlerin etkisiyle bir süre rütbeleri sökülmüş ve maaşı kesilmiş bir sivil olarak geçim derdine düştü. Zorunlu bir aradan sonra Doğu Cephesi’nde başlayan yeni dönemle birlikte önce Binbaşı olmanın, ardından “Kırmızı Şeritli İstiklâl Madalyası” kazanmanın onurunu yaşadı.
Osmanlı’nın son dönemleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarının canlı tanığı olan Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey’in özellikle 18 Mart sabahı birliğine yaptığı o konuşmayı ne zaman dinlesem, ya da okusam gözlerimin dolmasını engelleyememişimdir.
“Şehit ve yaralıların yerine geçecekler atanmıştır. Ben ölürsem üzerime basıp geçin. Yaralanırsam önem vermeyin, ben de size öyle yapacağım. Bu savaşta hiçbir ödül beklemeyin. Bunu vaat etmem ve edemem” Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey – 18 Mart 1915
Tabya Ziyareti Esnasında Görülebilecekler
Giriş:
Tabyanın hemen girişinde yukarıdaki resimde gördüğünüz tabela yer alıyor. Tabelanın üzerinde yazan yazı hepimizin dikkate alması gereken bir uyarı olduğu için koyma gereği duydum.
Taşlı Yol ve Hediyelik Eşya Tezgâhları
Yoldan tabyaya doğru çıkan yol yerel taşlarla kaplanmış. Tabyaya doğru uzanan bu yolun iki yanında hediyelik eşya tezgâhları yer almakta. Bu tezgâhlarda Çanakkale Şehitliklerini sizlere hatırlayacak hediyelik eşyalar yer almakta. Ayrıca buradaki hediyelik eşya tezgâhlarının yöre halkına gelir sağlamak amacıyla yapıldığını da hatırlatmak isteriz.
Mısırlı Feyzullah Efendi Mezarı
Rumeli Mecidiye Şehitliği’nin hemen ön kısmında bulunan, yıllarca tartışma konusu olan, birçok kişinin Şehit mezarı sandığı Osmanlı mezarı Mısırlı Feyzullah Efendi’ye aittir. Konu ile ilgili Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır’ın Milliyet gazetesine verdiği demeci sizlerle paylaşmak istiyorum. Emeğe saygı gereğince alıntı içerisinde herhangi bir değişiklik yapmadım. Ancak özellikle belirmek isterim ki 1 Şubat 1908 olarak yazılan tarih aslında 19 Şubat 1807’dir.
“Mecidiye Şehitliği’ne bitişik mezarda Osmanlı’nın ünlü matematikçi ve mühendisi Feyzullah Efendi’nin yattığı ortaya çıktı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, Çanakkale Boğazı ıslahında görevli Feyzullah Efendi’nin görevindeki başarısızlığı ve ihmalkarlığı üzerine 1808 yılında İngiliz Donanması’nın boğazı geçip istanbul’a gitmesine neden olduğunu, bu gerekçeyle de dönemin Padişahı Sultan 3. Selim’in emriyle idam edildiğini söyledi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burhan Sayılır, 18 Mart 1915’te şehit olan askerlerin yattığı Mecidiye Şehitliği’ne bitişik olan ve mezar taşında Osmanlıca kitabe bulunan mezarın yaklaşık bir yıl boyunca izini sürdü. Mezar taşıyla ilgili bilgi ve belgelerin az olması nedeniyle araştırmasını yaparken kimi zaman zorlandığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Sayılır, kısa süre önce çalışmasını tamamladı. Mezarın, Çanakkale Boğazı ıslahı için görevlendirilen ve zamanın ünlü mühendis ve matematikçisi Feyzullah Efendi’ye ait olduğunu belirledi. Boğazın kontrolü için topların yerleştirilmesinde ihmali olduğu ileri sürülen Feyzullah Efendi’nin 1 Şubat 1808’de karşı konulamayan İngiliz Donanması’nın boğazı geçip İstanbul’a gelmesine neden olduğu gerekçesiyle Sultan 3. Selim’in emriyle idam edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Sayılır, “Şehitliğe bitişik mezarda yatan Feyzullah efendi, bir dönem Boğazı geçen İngiliz donanmasına engel olmadığı için idam edilmişken. Mezarının bitişiğindeki şehitlikte yatan kahramanlar ise 18 Mart 1915’de Çanakkaleyi geçilmez kılan dedelerimiz” dedi.
Şehitlik bölgesinde Feyzullah Efendi’nin mezarına ilişkin açıklayıcı bir bilginin yer almaması ve ziyaretçilerin, mezar hakkında değişik söylentiler çıkartması üzerine mezarı araştırdığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Sayılır, “Mezar taşında Osmanlıca kitabe bulunuyor ve Türkçe bir açıklama yer almıyor. Ziyarete gelenlerin farklı söyletiler çıkartması üzerine yaptığım araştırmayı tamamladım ve önemli bulgular elde ettim” dedi. Ünlü matematikçinin yazdığı eserin İstanbul’da bulunduğu belirten Sayılır, “Feyzullah Efendi’ye ait, denizcilerin, bulundukları yerin mevkiini anlayabilmeleri için güneşle ufuk düzlemi arasındaki açısal mesafeyi ölçen optik seyir cihazı olan ve John Handley tarafından yapılan ilk 45 derecelik oktantla modern sekstanttan yararlanarak havada yükseklik ölçümünün logaritma ile hesaplanmasını konu alan `Muhazarat-ı Feyziye’ adındaki önemli bilgileri içeren bir yazma eser bulunuyor. Feyzullah Efendi’nin, 1804 yılında kaleme aldığı bu eserin birer kopyasının İstanbul Eyüp’teki Hüsrev Paşa Kütüphanesi ile Yıldız Sarayı Kütüphanesi’nde olduğunu belirledik. Kitabın ilk sayfasında Feyzullah Efendi’nin, renkli portre resmi mevcut olup, kitabın sonunda ise Osmanlı’da görevli İngiliz bir mühendisin Antuan Jojsheru’nun, eserin önemiyle ilgili yazmış olduğu bir övgü dolu yazısı vardır” diye konuştu.
ÇOMÜ öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Sayılır, Osmanlı’nın ünlü matematikçisi ve mühendisi Feyzullan Efendi’nin, idamından sonra gömüldüğü Kilitbahir Kalesi yakınlarındaki mezarının, 1980 yılında buradan alınıp, uğruna can verdiği Çanakkale Boğazı’nı en net gören, Işıldak Mevkii yakınındaki bölgeye, Mecidiye Şehitliği yakınana taşındığını kaydetti. Sayılır, “Feyzullah Efendi, Peksimetçibaşı Ahmet Ağa’nın oğludur. Gençlik yıllarında görev yaptığı Muhasebe Kalemi Katipleri içerisinde güzel yüzlü Feyzi olarak bilinirdi. Önceki Defterdar Hasan Efendi’nin kardeşi Ahmet Efendi’nin himayesinde yetişmiş ve onun ölümünden sonra eğitimine devam edip önce Zimmet Halifesi ve Baş Muhasebe Kisedarı yani Vekilharçı daha sonra Ziya Paşa’nın Mısır’a gidişinde ordu Defterdarı ve orduyla Mısır’dan dönüşünden kısa süre sonra da İrad-ı Cedid Deftardarı oldu. Edirne Vakası üzerine diğer birçok devlet adamı gibi kendisi de azledildi. Feyzullah Efendi kendinden emin bir duruş ve tavra sahipti. Başını vakur bir şekilde yukarı kaldırarak gezme alışkanlığı vardı” dedi. Yrd. Doç. Dr. Sayılır sözlerine şöyle devam etti:
“O dönem, Yeniçeriler Nizam-ı Cedid fikrini savunanlara karşı öfke ve kin besliyorlardı. Ancak Feyzullah Efendi’nin kibirli tavrı kendisine yönelik nefretin bir derece daha artmasına neden olmuştu. Aslında düşük derecede bir katipken kısa sürede birden bire parlayıp İrad-ı Cedid Deftarlığı gibi bir göreve tayin edilerek yüksek kademeli devlet ricali arasına girmesi, birçok kıdemli devlet adamı arasında Feyzullah Efendi’ye karşı genel bir nefret uyanmasına neden olmuştu.” Sayılır, yanlış anlaşılmaları önlemek için mezar taşıyla ilgili açıklayıcı bir yazı ekleneceğini söyledi.” Milliyet Gazetesi 18.08.2011 tarihli Erdem SÜREK Haberidir.
Mecidiye Şehitliği
Bu şehitlik Türk Şehitleri İmar Cemiyeti ile Çanakkale Şehitleri abidelerine yardım cemiyeti tarafından 1969 yaptırılmıştır. Mecidiye tabyasından adını almış olan bu şehitlik 18 Mart 1915 Muharebesinde savaşıp şehit olan Ispartalı Ali Çavuş, İvrindili İsmailoğlu Mehmet, Mustafaoğlu Süleyman ve 13 Türk Topçusu anısına yapılmıştır. Şehitlik ilk kez 1919 tarihinde tesis edilmişse de 1969 yılında Çanakkale şehitleri abidelerine yardım derneği tarafından bugünkü şekli verilmiştir. Şehitliğin denize bakan yüzünde top kabartması bulunmaktadır. Ayrıca top mermisi taşıyan Edremitli Mehmetoğlu Seyit Onbaşının mermi taşıyan kabartması bulunmaktadır.
Rumeli Mecidiye Maketi
Maket Rumeli Mecidiye Tabyasına çıkan yolun sağ tarafında bulunmaktadır. Camekân içindeki bu makette Rumeli Mecidiye Tabyası kabarma şeklinde işlenerek, ziyaretçilerin tabyayı üç boyutlu olarak görmesi ve incelemesi amaçlanmıştır.
Rumeli Mecidiye Krupp Topu
18 Mart 1915 günü Seyit Onbaşı yani Koca Seyit’in mekanizması bozulduğu için 275 kg ağılığındaki top mermisini sırtlayarak topa sürdüğü ve ateş ederek Ocean zırhlısını vurduğu o noktaya yani 3. İle 4. Bonetler arasına İzmir’den getirilen Krupp Marka Top yerleştirildi. Bu toplardan sağlam vaziyette sadece üç tane kalabildi günümüze. Bir tanesi Çanakkale Cumhuriyet Meydanında, ikincisi Harbiye Açık Hava Müzesinde, üçüncüsü ise burada yani Rumeli Mecidiye Tabyasında yer almaktadır. Topun hemen önüne o günü bizlere yaşatabilmek adına Meşhur Seyit Onbaşı fotoğrafında yer alan kareler heykel canlandırması ile sergilenir vaziyettedir.
Sizlere Çanakkale Şehitliklerini tanıtabilmek adına araştırma yapıp yazılar yazmaya devam ediyoruz. Umarım bu yazımızı beğenirsiniz. Lütfen yorumlarınızı bizlerden eksik etmeyiniz.