Bedeli Çanakkale’de Kanla Ödenecek
Çanakkale savaşı bir çok kahramanlık hikayesine tanıklık etmiştir. Bu kahramanlık hikayelerinden biri savaşta kullanılan araçlara lastik almak üzere görevlendirilen “zabıt namzedi” Mehmet Muzaffer’in başından geçen bir olaydır.
Çanakkale savaşı esnasında, harbin yoğun olduğu dönemlerde, at arabaları ile tıbbi malzeme ve yaralı taşımak oldukça zordur. Zira atlar en ufak gürültüden etkilenen hayvanlardır. Kağnı arabaları ise oldukça yavaş kalmaktadır. Bu nedenle de kritik tıbbi malzemeler Almanların verdiği kamyonlar ile taşınmaktadır. Ancak kamyonların lastikleri kısa sürede harap olmuş ve yenisi bulmak gerekmektedir. O dönemde ise bu tip malzemeler yalnızca İstanbul‘da bulunmaktadır.
Komutanlarının emri üzerine lastik almak üzere İstanbul’a gönderilen Mehmet Muzaffer, aradığı lastiklerin Karaköy’de Yahudi bir tüccarı tarafından satıldığını öğrenir. O yıllarda İstanbul’da otomobil ve kamyon nadir rastlanan vasıtalar olduğu için lastikleri ise yok denecek kadar azdır. Nadir rastlandığından dolayı ise fiyatları yüksektir. Yahudi tüccarla anlaşan Muzaffer, lastikler için ödenecek parayı almak üzere, elindeki tezkere ile Erkan-ı Harbiye’ye gider ancak istediğini alamaz.
BEDELİ ÇANAKKALE’DE ÖDENECEKTİR
Mehmet Muzaffer, 1. Dünya Savaşı’nın başlarından itibaren çıkarılan ve karşılıklarının harpten sonra altın olarak ödeneceği yazılan ”evrakı nakdiye”nin basımında kullanılan kağıdın aynısını Karaköy’den tedarik eder ve bütün gece çini mürekkebi ile gerçeğinden bir bakışta ayırt edilemeyecek kadar başarılı bir şekilde taklit eder. ”Bedeli Dersaadet’te altın olarak tesviye olunacaktır” ibaresi yerine ise tarihe geçen o cümleyi yazar: ”Bedeli Çanakkale’de kan olarak tesviye olunacaktır” yazar.
Mehmet Muzaffer, 100 altın karşılığındaki ”yüzlük kaime”yi tüccara verir ve lastikler, Sirkeci’den Çanakkale’ye gidecek gemiye yüklenir. Birkaç gün sonra Yahudi tüccar elindeki parayı bozdurmak üzere Osmanlı Bankasına gider ama bozulmaz çünkü para sahtedir.
YAHUDİ TÜCCARA PARASI ÖDENDİ
Yahudi tüccar olayı büyütmek istemediği için şikayetçi olmaz. Ancak bu hikaye tüm İstanbul’a yayılır. Şehzade Abdülhalim Efendi, karşılığını vererek tüccardan parayı alır, zarif sedef kakmalı, içi kadife bir mücevher çekmecesine yerleştir ve İstanbul Polis Okulu’ndaki Emniyet Müzesine hediye eder.
1970’e kadar burada sergilenen ”evrakı nakdiye” halen Ankara Gölbaşı’ndaki Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü bünyesindeki Belge İnceleme Laboratuvarı’nda çelik bir kasada koruma altında tutuluyor.
”Çanakkale Parası”, Emniyet Genel Müdürlüğünün açmayı planladığı polis müzesinde sergilenmesi planlanıyor.