Conkbayırı
Conkbayırı Anıtları ve Conkbayırı Muhareberleri, Atatürk‘ün gözetleme yeri ve saatinden vurulduğu yer. Gelibolu Çanakkale Savaşı esnasında Conkbayırı‘nın durumu ve önemini bu yazımızda derledik.
Conkbayırı
Gelibolu Yarımadası‘nın batı sahili kesiminde, kıyıdan Kabatepe ile Suvla Koyu arasında, karadan ise 261 Rakımlı Tepe ile Besim Tepe arasında kalan tepenin ismi Conkbayırı‘dır. Bölgedeki tepeler içerisinde bölgeye en hakim nokta olduğundan savaş boyunca kuzey hattının en önemli tepesi olmuştur.
Anzac birlikleri 8 Ağustos 1915 tarihinde yaptıkları taarruzlar ile 268 rakımlı tepenin bir bölümünü ele geçirmişlerdir. Ele geçirdikleri tepeden akşam saatlerinde Çanakkale‘nin ışıklarını görmüşler ve bu tepeye Chunuk Bair yani Çanak Bayırı ismini vermişlerdir. Bölgedeki bazı isimler yabancı kaynaklardan çevrilerek alınmıştır. “Shrapnel Valley” isminin Şarapnel Vadisi olarak çevrilmesi gibi çokça örnek bulunmaktadır. Ancak Chunuk Bair isminin ne şekilde Conkbayırı olduğu ve adının nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir.
Coğrafi konumlarını ise; 40.251884 enlem ve 26.308167 boylamda yer almaktadır. Çanakkale ili Eceabat ilçesine bağlıdır. Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 268 metredir. Conkbayırı GPS koordinatları 40° 15´ 6.7824″ ve 26° 18´ 29.4012″ şeklindedir.
Conkbayırı Haritası ve Ulaşım
Aşağıdaki resmi incelediğinizde Conkbayırı‘nın bölge konumuna ne kadar hakim olduğunu ve neden önemli olduğu görebileceksiniz. Conkbayırı‘nın en tepe noktasına çıkıp güneye yüzünüzü döndüğünüzde; hem aşağıdaki tepeler karşınızda, sağ tarafınızda Ege Denizi ve sol tarafınızda Marmara Denizi ve Çanakkale şehir merkezinin ne kadar net görüldüğüne tanıklık edeceksiniz. 261 Rakımlı tepedeki ağaçlandırma ve Conkbayırı‘nda anıtlar için yapılan düzleme çalışmaları günümüzde görüş alanını biraz daraltmıştır.
Conkbayırı Muharebeleri
İtilaf Devletleri 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası’na güneyde 5 ayrı koya, kuzeyde ise Anzak Koyu‘na çıkarma yapmıştır. Arıburnu bölgesine Avustralya ve Yeni Zelanda Birlikleri , Australian and New Zealand Army Corps (ANZAC), çıkarma yapmıştır. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu’na ait birlikler çıkarma sonrası direnişle karşılamış ve iki ayrı kol olarak hedeflerine planlandığı şekilde ilerlemeye çalışmışlardır.
Avustralya birlikleri Arıburnu sahillerinin hemen üst noktası olan, günümüzdeki adlarıyla Kanlı Sırt, Kırmızı Sırt, Merkez Tepe, Bomba Sırtı ve Cesaret Tepe istikametinden ilerlemeye çalışmışlardır. Yeni Zelanda birlikleri ise Şahin Sırtı ve Ağıl Dere istikametinden Conkbayırı ve Kocaçimen Tepe hattına ilerlemeye çalışmışlar ve bu bölgeyi ele geçirmeye çalışmışlardır. Sarı Bayır Harekatı olarak adlandırılan planın göre;
Sarı Bayır Harekâtı, Müttefiklerin “Sarı Bayır” olarak adlandırdıkları Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı ve Düztepe hattının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Anzak kuvvetleri, iki kol halinde cephenin sol kesiminden kuzey yönünde ilerleyecek, daha sonra sola çark ederek doğu yönünde ilerlemelerini sürdüreceklerdir. Daha güneyde olan sağ kol Şahintepe üzerinden Conkbayırı’nı ele geçirecektir. Sol kol ise Ağıldere’de ikiye ayrılarak Kocaçimen Tepesi’ni ve Besim Tepe’yi ele geçirecektir.
25 Nisan 1915 çıkarma harekatı sonrası, Osmanlı savunması, Birleşik Donanma’nın çok yoğun topçu desteğinde girişilen bu taarruzlar karşısında hatlarını birkaç yüz metre geri çekmek zorunda kalmışsa da inatçı bir direnme göstermiştir. Bu birkaç yüz metrelik ilerlemeler, İtilaf Devletlerinin Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetleri’ne, hiç beklenmedik ölçüde ağır kayıplara mal olmuştur. Mayıs sonlarında ise Osmanlı savunması iyice pekişmiş, mevziler Avrupa cephesinde olduğu gibi kilitlenmiştir.
General Hamilton, takviye birlikleri Güney ve Kuzey olmak üzere iki cephede kullanmaya karar vermiştir. Bölgeye aktarılan birliklerin bir bölümüyle Anzak Kolordusu’nun 2. tümeni takviye edilecek ve Arıburnu Cephesi’nin kuzey yanından bir çevirme taarruzuna girişilecektir. Takviye kuvvetlerin ağırlıklı bölümü ise Arıburnu Cephesi’nin kuzeyinde karaya çıkarılarak yeni bir cephe açılacaktır. Her iki operasyona aynı gün yani 6 Ağustos 1915 tarihinde başlanılması planlanmıştır.
Conkbayırı 7 Ağustos 1915
Plana göre General F.E. Johnston komutasındaki sağ taarruz kolu, 7 Ağustos günü sabaha karşı Şahin Sırtı üzerinden Conk Bayırı’na taarruz edecek ve tepeyi gün doğmadan bir saat önce, yaklaşık 03:30’da işgal etmiş olacaktı. Ancak özellikle Yayla Tepe’deki Osmanlı direnmesi nedeniyle ileri hareket gecikmelerle sürdürülebilmişti. Öte yandan saat 04:30’da taarruz kolunun bir taburu da yolunu kaybetmiş, buluşma noktası olan Şahin Sırtı’na ulaşamamıştı. General Johnston, saat 06:30’a kadar bu taburu beklemiştir.
Gece boyu işitilen silah sesleri Osmanlı karargahlarını alarma geçirmişti. Arıburnu Cephesi’nin kuzey kesimindeki sırtlar üzerinden kuvvetli düşman kollarının ilerlemekte olduğu yönünde raporlar alan Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa, elindeki tek ihtiyat tümeni olan 9. Tümen komutanı Albay Hans Kannengiesser’e, tümenin üç alayından ikisiyle Conkbayırı’na hareket emri vermiştir.
9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser, 7 Ağustos 1915 sabahı, saat 06:00 dolaylarında, kendi birliklerinden önce Conkbayırı’na ulaştığında Suvla koyunda yapılmakta olan çıkartmayı görür, ancak Conkbayırı’nda bir düşman harekatı yoktur. Albay, saat 07:00 dolaylarında sırta doğru ilerleyen bir keşif koluna, Conk Bayırı’ndaki tek kuvvet olan bir topçu bataryasını korumakla görevli yirmi erata ateş açma emri vermiştir. Bir süre devam eden çatışmanın ardından keşif kolu çekilmiştir. Albay Kannengiesser, bu çatışmada göğsünden yaralanmıştır.
Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Bey’in gönderdiği iki alay da savunmaya katılmışlardır. Albay Kannengiesser’in yaralanmasından hemen sonra, saat 08:00’de kendi tümenin 25. Alayı da Conkbayırı’na ulaşıp siperlere girmiştir.
Saat 09:00’da Birleşik Donanma’nın yoğun topçu ateşi, bir buçuk saat boyunca Conkbayırı’nı hallaç pamuğu gibi atmıştır. Saat 10:30’da General Johnston komutasındaki Anzak sağ taarruz kolunun iki tugayı (savunmanın üç katı bir kuvvetle) taarruza kalkmıştır. İlk taarruz dalgasını oluşturan üç bölük 100 metreden az ilerleyebilmiş, yoğun ateş altında 250 erat ve subayını kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum üzerine taarruz durdurulmuştur. Sağ Taarruz kolu komutanı General Johnston, harekât komutanı General Godley’e gönderdiği raporda, hava kararana dek ileri bir harekat yapılmasına olanak olmadığını bildirmiştir.
Ertesi gün yapılacak taarruza hazırlık olmak üzere iki tabura Şahin Tepe’ye yerleşme emri verilmiştir. Taburlardan biri Düz Tepe üzerinden açılan ateş sonucu ağır kayba uğramış ve dağılmıştır. Bu taburdan sadece 37 kişi Şahin Tepe’ye ulaşabilmiştir. Diğer tabur ise dağınık ilerlemiş ve kayba uğramadan tepeye ulaşmıştır.
Conkbayırı 8 Ağustos Anzak Taarruzu
Şahin Tepe üzerinden Conkbayırı’na yapılacak taarruza bir Yeni Zelanda ve iki İngiliz taburu, Yarbay W.G. Malone komutasında katılacaktır. Maori kıtalarının da dahil olduğu bir tabur, ihtiyatta tutulacaktır. Deniz ve kara topçusunun birlikte katıldığı 1,5 saat süren hazırlık ateşi ardından taburlar gün ağarırken, saat 05:30’da Conkbayırı’na taarruza geçmişlerdir. Conk Bayırı, kuzeyden güneye 200 metrelik bir sırttır. Tepe, bu sırtın kuzey ucundadır. İngiliz ve Yeni Zelanda taburları bu sırtın güney ucuna, ciddi bir direnmeyle karşılaşmadan ulaştılar. Osmanlı kuvvetleri, hazırlık ateşinden korunabilmek için geri alınmıştır. İngiliz resmi tarihi bu aşamayı, Conkbayırı’nın işgal edilmesi olarak anlatır. Gerçekte Conkbayırı’nın zirvesinin işgali söz konusu değildir.
Ancak sırttan girişilen müttefik ileri hareketi, hem Düz Tepe’deki hem de Besim Tepe’deki Osmanlı mevzileri tarafından yan ateşi altına alınmıştır. Saat 09:00’a doğru yedekteki birlikler ileri sürülmüştür. Ancak Osmanlı tarafından ağır ateş altına alındılar. Özellikle Maoriler, tüm birliklerle temaslarını yitirecek denli uzağa püskürtüldüler.
Conkbayırı esasen Anafartalar Grup Komutanlığı’nın sorumluluğundadır. Albay Fevzi Bey, grup komutanlığına bir gün önce 7 Ağustos’ta atanmıştı ve bölgeye gelişi henüz oniki saat bile olmamıştı. Üstelik elinde hiç ihtiyat yoktur. Albay Fevzi Bey, Kuzey Grup Komutanı (Arıburnu Cephesi) Esat Paşa’dan yardım istemiştir ancak, onun da ihtiyatı kalmamıştır. Esat Paşa, durumu Güney Grup Komutanı (Seddülbahir Cephesi) olan kardeşi Vehip Paşa’ya bildirerek takviye kuvvet göndermesini istemiştir. Vehip Paşa derhal Kurmay Albay Ali Rıza (Sedes) Bey komutasındaki 8. Tümen’in yürüyüşe geçmesi için emir vermiştir. Tümen komutanı, Conkbayırı‘ndaki birliklerin komutasını üstlenecektir. Kocaçimen Tepesi‘nden Düztepe’ye kadar olan hat, Yarbay Cemil Bey‘in komutasındadır ve karargahı Kocaçimen Tepesi’ndedir, bu yüzden Conkbayırı‘ndaki birlikleri yönetmesi güç olmaktadır.
Gün boyu süren çatışmalar, öğleye kadarki süre içinde Osmanlı savunması için oldukça kritiktir. Beş kilometrelik bir cephe hattında Osmanlı savunması 5.000 tüfek gibi ince bir tek hattır. Her ne kadar Osmanlı topçu bataryalarının ateşi ardından cephe komutanı Yarbay Cemil Bey’in emriyle girişilen karşı taarruz, İngilizleri ve Yeni Zelandalıları geriletmiş ise de sırttan atamamıştır. Öğleden sonraki saatlerde bölgeye yetişen takviyelerle durum düzelme eğilimine girmiş, derhal karşı taarruzlara başlanmıştır.
Hava kararıncaya dek süren çatışmalarda Osmanlı tarafının giriştiği karşı taarruzlar, Birleşik Donanmanın yoğun ateşinin de etkisiyle sonuç getirmemiş, Yeni Zelanda ve İngiliz kuvvetleri sırtın güney kesiminde tutunmayı sürdürmüşlerdir.
Güney Grup Komutanı Vehip Paşa’nın gönderdiği 8. Tümen’in 23. ve 24. Alayları Kurmay Albay Ali Rıza Bey’in komutasında saat 19:00 dolaylarında Conkbayırı’na ulaşmaya başlamıştır. Albay Ali Rıza Bey, her iki alayının tüm mevcudu bölgeye ulaştığında, saat 22:30’da bir karşı taarruza girişmiştir. Ancak bu taarruz bir sonuç getirmemiştir. Taarruz sırasında 9. Tümen komutanı Yarbay Hulusi Bey ile 25. Alay komutanı Yarbay Nail Bey yaralanmış, İngiliz komutan Yarbay Malone ise vurulmuştur.
Gün sonunda taarruza katılan üç müttefik taburlarından birinde iki subay ve 47 er sağ kalabilmiştir. Diğer iki taburun kaybı ise 766’dır. Osmanlı birlikleri ise gerek karşı taarruzlarda gerekse donanma topçusunun siperlerine yönelen ağır bombardımanında ağır kayıplar vermişlerdir.
Conkbayırı 9 Ağustos Muharebesi
General Godley’in 9 Ağustos 1915 sabahı yapmayı planladığı taarruz için elinde henüz cepheye sürülmedik taburları vardır. Bu taburlar İngiltere’den takviye olarak gönderilen “Yeni Ordu”ya ait olup 2. Avustralya Tümeni’ni takviye için Arıburnu sahiline çıkartılmış birliklerdir. General Godley’in planı Conkbayırı’ndan Besim Tepe’ye kadar olan sırtların işgalini öngörmekteydi. Esas taarruz bir kısmı taze kuvvetlerden oluşmak üzere beş tabur gücünde bir kuvvetti. Bu kuvvete 38. Tugay komutanı General A.H. Baldwin komuta edecektir. Hedefleri Conkbayırı zirvesidir. Bu taarruz kolunun sol tarafından General Cox komutasındaki iki tugay, Besim Tepe’ye taarruz edecektir. Ana taarruz kolunun sağ tarafından ise General Johnston komutasındaki birlikler Conkbayırı sırtlarına taarruz edecektir. Taarruz, saat 04:30’da başlayan ve 05:15’de sona eren hazırlık ateşinin hemen ardından başlayacaktır.
Merkezden taarruz edecek olan General Baldwin‘in kuvvetleri, gece yürüyüşü sırasında Ağıldere içlerinde yollarını kaybetmiştir. 9 Ağustos sabahı saat 05:15‘de bombardıman bittiğinde taarruz çıkış hattına ulaşamadılar. General Baldwin‘in taarruzu başlamadığı için her iki kanattaki birlikler taarruza kalkmadılar. Yalnızca sol kanattaki Gurka taburu Besim Tepe‘ye taarruza geçmiştir. Bombardıman sırasında Osmanlı savunmasının geri hatta çekilmiş olması nedeniyle tepeye ulaştılar. Ancak ön siperlere dönen Osmanlı eratının süngü hücumuna uğradılar. Bu çatışmada tugay komutanı binbaşı yaralanmış, diğer subaylar ise ölmüştür. Bunun ardından Osmanlı taarruzu kesilmiş ve tepeye Osmanlı tarafından bir topçu ateşi açılmıştır. Subay ve erat olarak 200 kişilik kayıpları olan Gurka taburunun kalan eratı geri çekilerek tepeyi boşaltmıştır.
Bu çatışmalardan kısa süre sonra “Çiftlik” adı verilen düzlüğe ulaşan General Baldwin kuvvetleri Osmanlı savunması tarafından şiddetli bir ateş altına alınmıştır. Bu birlikler düzlükten geri çekilmiş ve siper kazmaya başlamışlardır.
Conkbayırı sırtlarındaki Yeni Zelanda birlikleri de taarruza kalkamamışlardır. Zirvedeki Osmanlı siperlerine çok yakın olan konumları dolayısıyla bu bölgeye hazırlık ateşi açılamamıştı. Zirvedeki Osmanlı savunması, bombardıman süresi boyunca dahi, Yeni Zelanda birliklerini ateş altında tutmuştur. Kısa süre sonra Besim Tepe üzerindeki Osmanlı eratının yan ateşi başlamıştır. Sürekli kayıp veren ve ileri harekete girişemeyen bu birlikler Conk Bayırı sırtlarını da boşaltarak geri mevzilere çekilmek zorunda kalmışlardır.
Planlanan bu harekâtın ilerlemesi daha başlamadan saat 04:30‘da, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal Atatürk‘ün, Suvla Koyu’ndaki İngiliz kuvvetlerine yönelen taarruzu başlamıştır. Birinci Anafartalar Savaşı olarak bilinen bu taarruz, Conk Bayırı ve Besim Tepe‘yi hedef alan birlikleri hareket edemez duruma getirmiştir.
İlerleyen saatlerde Müttefik yüksek komutanlığı, hem Conkbayırı‘nı hedef alan taarruzların hem de Sarı Bayır Harekâtı‘nın sürdürülemeyeceğine karar vermişlerdir. Bu andan itibaren ileri hatlardaki yorgun birliklerin değiştirilmesi, takviye edilmesi ve siper kazılması dışında bir etkinlik gösterilmeyecektir. Ancak buna olanak bulunamamıştır. 10 Ağustos sabahı başlayan Osmanlı taarruzları Müttefik kuvvetleri bu hatlardan da geri atmıştır.
Conkbayırı 10 Ağustos Muharebesi
I. Anafartalar Savaşı‘nın muharebeleri sonlanır sonlanmaz bölgeye hareket eden Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 10 Ağustos sabahı saat 04:30‘da bölgedeki 8. ve 9. Tümenlerin taarrunu yönetmiştir. Ani bir süngü taarruzuyla girişilen ileri hareket Müttefik hatlarını 500-1.000 metre geri atmıştır. Bu muharebeler, Çanakkale Savaşı‘nın en kanlı çatışmaları olarak tarihe geçmiştir.
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal, tümen karargahından almış olduğu bilgiler ışığında 10 Ağustos sabahı saat 04.30’da baskın şeklinde bir taarruza karar verir. Conkbayırı’nda ise 8. Tümene bağlı 23. ve 24. Alaylar bulunmaktaydı. Taarruza iştirak edecek iki alay ise daha gelmemişti. Bu alaylar ise 28. ve 41. alaylar idi.
Mustafa Kemal o geceyi 8. Tümen karargahında geçirir. Tümen Komutanı ve Kurmaylarına taarruzun nasıl yapılacağını anlatır. Mustafa Kemal’e göre taarruz şu şekilde yapılacaktı;
”Hücum cephesinde 24. Alay’la bazı perakende erlerden bir avcı hattı vardı. Bu hattın düşmana mesafesi azami 20–30 adımdı. İhtiyatta bulunan 24. Alay Conkbayırı’na karşı ve yeni gelmekte olan 28. Alay bunun solunda olarak, Şahinsırt’a karşı karanlıkta fevkalade sükunet ve disiplinle, avcı hattının 20–30 adım kadar gerisinde taarruz cephesi boyunca harp safı düzeninde bir vaziyet alacaktı. Gecikmiş olan 41. Alay da gelişindeki vaziyete göre kullanılacaktı. Düşmana katiyen tüfek ve tabii ki top ateşi yapılmayacaktı. Erler süngü takacaklardı. Kararlaştırılacak anda harp saf düzenindeki asker hücum yürüyüşüyle düşmana atılacak ve önündeki avcı hattı da ona katılacaktı.”
Bu karar üzerine Mustafa Kemal, 10 Ağustos sabahı yapılacak taarruz için 8. Tümen komutanına alınacak düzen hakkında direktifi verir. Bunun üzerine askerler düzenlenir. Bütün askerler süngü takmış bir vaziyette siperlerinde beklemekteydi.
Artık hücum zamanı yaklaşmıştı. Albay Mustafa Kemal o anı bizlere şu şekilde anlatır;
“Gün doğmak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun yapılmasını bekleyecektim.
Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anıydı. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti.
Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı düzende duran askerimiz üzerinde bir defa patlarsa, hücumun imkansızlığına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen Kumandanı’na rastladım. O da ve her ikimizin refakatimizde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet seri ve kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:
“Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.”Kumandan ve subaylara da işaretime askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim. Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretimi verdim.”
İşaretin verilmesi üzerine süngü takıp hazır halde bekleyen Mehmetçik ok gibi siperlerinden fırlayarak karşı siperlere daldılar. Conkbayırı sırtlarında olan Yeni Zelanda askerlerinin iki taburluk kuvvetinden kurtulabilenler, yamaçtan aşağıya doğru düzensiz bir şekilde geri çekildiler.
Yine bu anı bizlere Albay Mustafa Kemal şu şekilde anlatır:
“Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız, kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu: Allah, Allah, Allah!…”
Ön siperlerde bulunan düşman askerleri bu seri saldırının üzerine silahına davranamadı ve kısa sürede imha edildi. Sağ kanattan ise 23. Alay askerleri, geriye çekilen Yeni Zelanda ve İngiliz askerlerini takibe aldı. Ağıldere kesimine saldıran Türk askerleri ile Tuğgeneral Boldwin komutasındaki dört taburluk bir kuvvet saat 10.00’da şiddetli bir çarpışmaya tutuştu. Bu saldırı sonucu General Boldwin ve Kurmay Başkanı da hayatını kaybetti. Ağıldere kesimi nihayetinde Türk tarafının eline geçmişti.
Conkbayırı Anıtları
Yukarıda detaylıca anlattığımız muharebeler ve tüm Çanakkale Savaşı esnasında yaşananlar gerisinde çok sayıda iz bırakmıştır. Savaşın izlerini taşıyan o anlar Conkbayırı anıtları ile günümüze aktarılmıştır.
Atatürk’ün Saatinden Vurulduğu Yer
Muharebe şiddetini sürdürürken, Çanakkale Muharebesi sonucunda Türk milletinin gönlüne taht kuracak olan Mustafa Kemal ise ölümün eşiğinden dönecekti. Yaşanan olayı 64. Alay Komutanı olan Yarbay Servet bize şu şekilde anlatır:
“Süngü hücumu sırasında Conkbayırı tepesinde Mustafa Kemal’in yanındaydım. Düşmanın şiddetli topçu ateşi başladıktan sonra elini birden göğsüne götürdüğünü gördüm. Heyecanımı sezen o metin asker, parmağını ağzına götürerek ve başını kaşlarını yukarıya kaldırarak bana sessiz olmamı işaret etti.”
Mustafa Kemal’in göğsüne isabet eden şarapnel, O’nun göğsünde bulunan saatine çarpmıştı. Saat parçalanmıştı ve göğsünde küçük bir morluk oluşmuştu. İşte bu saat Mustafa Kemal’i Türk milletine bahşetmiştir.
Taarruz saat 12.15’te Mustafa Kemal tarafından durdurulur. Akşama doğru Mustafa Kemal Kurmay Başkanı ile birlikte 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders’in yanına giderek saldırı hakkında bilgi verir. Muharebe esnasında göğsüne bir şarapnel parçasının çarptığını ve şarapnelin saatine isabet ettiğini söyler. Saati ise o günkü başarının hatırası olarak Liman Von Sanders’e hediye eder. Liman Paşa ise Mustafa Kemal’e kendi altın saatini hediye eder. 10 Ağustos 1915 günü yapılan Conkbayırı Türk saldırısı, düşman askerlerinin Conkbayırı’nı ele geçirme ümidini kursağında bırakmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal’in dahi bir komutan olduğunu bizlere tekrardan göstermiştir.
Conkbayırı Atatürk Anıtı
Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Savaşı esnasında önemli hamleler yapıp savaşın seyrini değiştirmiş büyük bir komutandır. Yukarıda detaylıca bahsettiğimiz Conkbayırı muharebelerinde 8 Ağustos’ta bir kısmı kaybedilen bölgeyi 10 Ağustos‘ta ani ve büyük çaplı bir süngü taarruzu ile geri almıştır. 10 Ağustos’ta;
“Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.”
konuşma yapmış ve sonrasında kamçısı ile işaret vererek hücumu başlatmıştır. Bu nedenle de Conkbayırı kahramanı Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün elinde kırbacı ile birlikte büyük bir anıt heykeli yapılmıştır. Anıt 1994 tarihinde yapılmış olup sonraki yıllarda iki kez restore edilmiştir.
Atatürk’ün Gözetleme Yeri
Conkbayırı Muharebeleri 7 Ağustos ile başlayıp 10 Ağustos 1915 itibari ile bitmektedir. 9 Ağustos 1915 ise I. Anafartalar Muharebesi tarihidir. 10 Ağustos günü Atatürk, Conkbayırı geri alındıktan sonra kuzey batı yönünden Conkbayırı üzerinden Anafartalar Ovası‘nı gözetler. O bölgede olup bitenleri inceler. Düşman birliklerinin yeni bir taarruz başlatıp başlatmadığını ve ovadaki mevcut durumu izlemek için kullandığı siper restore edilmiş ve Atatürk’ün Gözetleme Yeri olarak ziyarete açılmıştır. Resmi incelediğinizde yada ziyaret ettiğinizde Anafartalar ovasına ne kadar hakim bir nokta olduğunu görebilirsiniz.
Conkbayırı Türk Siperleri
Conkbayırı‘nın 25 Nisan 1915’te başlayıp savaş sonuna kadar ne kadar önemli bir nokta olduğundan bahsettik. Kuzey cephesinin en sıcak bölgelerinden birisi olan bu noktada Atalarımızın düşmana karşı savaş sonuna kadar kullandığı ve direnişin temel taşı olan Türk Siperleri tüm cephe hattında olduğu gibi Conkbayırı‘nı da örümcek ağı edasıyla kaplamıştır. İşte Atalarımız bu siperlerde ” Çanakkale Geçilmez” dedirtmiştir.
Üsteğmen Nazif Çakmak Şehitliği
Conkbayırı üzerinde yer alan savaşta Şehit olan, Mareşal Fevzi Çakmak’ın kardeşi Nazif Çakmak anısına yapılmış şehitliğimizdir. 9.Tümene bağlı 64.Piyade Alayında bölük komutanıydı. 8 Ağustosta saldırıya geçen Yeni Zellanda kuvvetlerine karşı Conkbayırı zirvesini savunurken şehit düştü. Mareşal Fevzi Çakmak’ın küçük kardeşidir.
Conkbayırı Yeni Zelanda Anıtı
Conkbayırı Yeni Zelanda Ulusal Anıtı, bölgede yer alan en büyük Yeni Zelanda anıtıdır. Ve her yıl geleneksel olarak düzenlenen 24-25 Nisan Anzak Günü etkinliklerinde, sahildeki ortak tören sonrası Yeni Zelanda vatandaşları yürüyerek bu anıta gelir ve burada bir anma töreni gerçekleştirirler.
Conkbayırı’ndaki Yeni Zelanda Anıtı, bir çoğu, 7-10 Ağustos tarihleri arasında, Müttefiklerin Conkbayırı’nı alma çabaları sırasında ve bu bölgedeki diğer muharebelerde kaybolan Yeni Zelanda Seferi Kuvvetlerinden 850 askerin isimleri bu anıtın duvarları üzerinde anılmaktadır. Bunlar ‘kayıp’ olan ve mezarı olmayan askerlerin isimleridir. Anıt yükselen bir sütun şeklindedir. Yukarından bakıldığında ise haç işareti görülmektedir.
Conkbayırı Anzac Mezarlığı
Conkbayırı Muharebeleri esnasında Türk Askeri tarafından muharebede ölen Yeni Zelandalılar tepenin doğu tarafına toplu olarak gömülmüşlerdir. Savaş sonrasında ise tespit edilmiş ve bir mezarlık yapılmıştır. Conkbayırı Mezarlığı‘nda ismi tespit edilmiş 850 Yeni Zelanda askeri ve 1 tane Gurka askerinin isimleri yer almaktadır.
Conkbayırı Tanıtım Videosu
Conkbayırı Anıtları ve Conkbayırı Muharebeleri hakkında derlediğimiz bu yazı hakkındaki tüm soru ve görüşleriniz için lütfen bizimle irtibata geçin.