Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı
Mehmetçiğe Saygı Anıtı olarak da bilinen, savaş esnasında yaşanmış bir kahramanlık öyküsünün kompozisyonu olan anıt heykel ve hikayesi hakkındaki araştırma yazımız.
Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı
Mehmetçiğe Saygı Anıtı Konumu
Anıt Kabatepe – Conkbayırı yolu üzerinde yer almaktadır. Kabatepe’ye yaklaşık bir km mesafede bulunmaktadır. Anıtın bulunduğu alan Albayrak Sırtı olarak bilinmektedir.
Anıt Heykel
Fotoğraflarda görüldüğü üzere anıt heykelimiz bir kompozisyondur. Heykelde bir askerin kollarında başka bir yaralı askeri taşıdığı resmedilmiştir. Heykelin detayı ele alındığında; taşıyanın üniformasının Türk Askeri olduğu, taşıdığı yaralı askerin ise bir Anzak subayı üniformasına sahip olduğu görülmektedir. Heykelin yapım tarihi ve kimin tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte 1995 yılında mevcut konumuna getirildiği bilinmektedir.
“Mehmetciğe saygı anıtı Heykeltraş Prof. Tankut Öktem tarafından 1997 yılında yapılmıştır. Kaynak:Tankutoktem.com”
Anıt Yazıtı
Anıt heykelin ön kısmında Çanakkale savaşı esnasında heykelin bulunduğu bölgede subay olarak görev yapan, daha sonra Avustralya Genel Valiliğine kadar yükselen Lord Casey’nin sözleri yer almaktadır. Avustralya özerk bir devlet statüsüne sahiptir. İç işlerinde bağımsız, dış işlerinde ise İngiltere’ye bağlıdır. Bu nedenle de başkanlık sistemi yoktur ve genel valilik ile İngiltere’ye bağlıdır. Anıtta yazan sözler aynen şöyledir.
“Biz Çanakkale yarımadasından Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek Kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık. Bütün Avustralyalılar Mehmetçiği kendi evlatları gibi sever onun mertliği, vatan ve insan sevgisi siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzakları hayran bırakan yurt sevgisi insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla.”
Anıtın Hikâyesi
Bilinen Hikaye
“Çanakkale Savaşlarında Kanlısırt’ta birbirlerine yakın siperlerde yoğun ateş devam ederken bir Anzak subayı kendi siperlerinin önüne yaralı olarak düşmüş ve acı içerisinde kıvranmaktadır. Ateş devam ettiğinden Anzaklar kendi subaylarına yardım edememişlerdir. Bu sırada Türk siperlerinden beyaz bir mendil sallanmış ve ateş kesilmiştir. Siperden çıkan bir Türk askeri yaralı Anzak subayına doğru giderek onu kucaklamış ve Anzak siperlerine bıraktıktan sonra tekrar yerine dönmüştür. Ardından ateş devam etmiştir.”
Analiz ve Araştırmam
Anıt ile ilgili hikayenin Lord Casey tarafından anlatıldığı yönünde bilgiler verilmektedir. Ancak bu bilgiler doğru değildir. Lord Casey buradaki törenler esnasında Türk Askeri hakkında övücü sözlerle ve hayranlıkla bahsetmiştir. Böyle bir olayın yaşandığına dair herhangi bir anlatımda bulunmamış veya anılarında kaleme almamıştır.
İngilizler tarafından Anzak birlikleri karaya çıkarılmadan önce biz Türkler hakkında onlara yanlış bilgiler verildiği Anzak askerlerinin günlüklerinde sıkça yer almıştır. İngilizler o kadar ileri gitmişti ki; Türklerin insan değil insansı varlıklar olduklarını, yamyam olduklarını, hatta kuyruklarının olduğunu anlatmış ve kesinlikle esir düşmemeleri gerektiğini söylemişlerdir. Anzak günlüklerinde ele geçen ilk Türk askerleri üzerinde doktorların bilimsel incelemeler yaptığı ve insan olup olmadıklarının anlaşılmaya çalışıldığı yönünde ibareler yer almıştır. Ancak böyle bir insanlık ayıbının ortaya resmi olarak çıkarılmasının üstüne gidilmemiş, kimse gerekli önemi göstermemiş ve yazılı olarak ispat edilmektense gazilerin anılarında anlatılmasıyla kalmıştır.
Siper muharebeleri hakkında bilinen çok fazla yanlış bilgi bulunmaktadır. Askerlerin siperlerden birbirlerine ateş ettikleri, çatışmanın siperden sipere yapıldığı yönündeki düşünce neredeyse tamamen yanlıştır. Siper mücadelelerinde kullanılan, bugün resimlerini ve müzedeki örneklerini gördüğümüz ayna mekanizmalı piyade tüfekleri bunun en büyük kanıtıdır. Bir diğer önemli kanıt ise Kırmızı sırtta rahatlıkla görülen lağım tünelleridir.
Muharebe esnasında iki taraf siperlerinden çıkar göğüs göğse çarpışır, ya da bir taraf diğer tarafın siperine hücum ederdi. Her iki tarafta topçu taarruzuna maruz kalmamak için genellikle gece taarruzlarını tercih ederdi. Siperler arasında yaşanan bu mücadelelerde muharebe sona erdiğinde herkes hızlıca kendi siperine döner, gider iken mümkün ise götürebildiklerini sürükleyerek kendi siperine çekerdi. Askerler siperlere döndükten sonra iki siper arasında kalanların maalesef çok fazla şansı olmazdı. Çünkü kimse siperden çıkıp yardım etmeye cesaret edemezdi. Yine hatıra defterlerinde askerlerin urganların uçlarına çengel bağlayıp bununla siperler arasında kalanları siperlere çekmeye çalıştığından bahsedilmiştir.
19 Mayıs tarihinde gerçekleşen büyük taarruz esnasında çok fazla zayiat nedeniyle siperler arasında kalan bedenlerin bozulup beraberinde dayanılmaz bir koku ve hastalığı getirmesi 24 Mayıs’ta ateşkes yapılmasına neden olmuştur. Bu ateşkes esnasında iki taraf yardımlaşarak defin işlemlerini gerçekleştirmiş ve ilk defa silahsız temas kurmaya fırsat bulmuştur. Savaşın ilerleyen günlerinde özellikle yakın hatların bulunduğu Kırmızı sırt bölgesinde Türk siperlerinden karşı siperlere tütün atıldığı, karşı siperlerin ise buna dana konserveleriyle cevap verdiği bilinmektedir. Ancak İngiliz subaylar bunun farkına varınca konserve kutularına patlayıcı koyulmasını emretmiş ve bu dostluğu farklı bir mücadeleye taşımıştır.
Sonuç
Anıta konu olayın hikayenin tek bir olaydan ibaret olmadığı, bu ve benzeri birçok olayın gerçekleştiği kanısındayım. Bu olayın farklı farklı noktalarda bulunan askerlerin hatıralarında yakın olarak anlatılmasını en büyük kanıt olarak görüyorum. Ayrıca bu tip olayların sadece çıkarmanın ilk günlerinde gerçekleştiği kanısındayım. İlerleyen günlerdeki asker kalabalığı böyle bir olayın yaşanmasına imkan vermeyecek düzeydedir. Siper hatlarında binlerce askerin konuşlandırılması, taarruzlara binlerce askerin katılması, yukarıda bahsettiğim muharebe sistemi nedeniyle çoğu zaman yüzlerce yaralının siper arasında kaldığı, taarruzların sonlanmasındaki en temel sebep olan topçu atışları ve yüzlerce yaralının feryadı tek bir subayın duyulmasına engel olacağı kanaatindeyim. Ayrıca tek bir subaya yardım edilip, diğer yaralıların orada bırakılacağı olasılığını kesinlikle kabul etmiyorum. Büyük olasılıkla çıkarmanın ilk günü ileri hatlara ilerleyen az sayıdaki Anzak birliklerinin geri çekilmesi esnasında yine az sayıdaki birliklerimizle küçük çaplı çatışmalar esnasında böyle bir olayın yaşandığını düşünüyorum.
Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı konulu yazımız hakkındaki tüm soru ve görüşlerinizi bizlere ulaştırabilirsiniz.