Turgut Reis Savaş Gemisi
Turgut Reis Savaş Gemisi; SMS Weißenburg Alman Zırhlısı, İmparatorluğun Donanmasına ait ilk okyanus ötesi savaş gemilerinden bir tanesi olarak Alman donanmasında hizmete başlamıştır. Alman İmparatorluğu Donanması’nın ardından pre-modern kaldığından son olarak Osmanlı Donanması’nda görev yapmıştır. 1890 yılı itibari ile almanlar ön-dretnot savaş gemisi yapmıştır. Turgut Reis zırhlısı bunların içerisinde üçüncü sırada yer alır. (Diğer üçü Brandenburg, Wörth ve Kurfürst Friedrich Wilhelm (Barbaros Hayreddin). 1890 yılında AG Vulcan firmasının Stettin tersanesinde inşasına başlanmış, 1891’de denize indirilip, 1894 yılında tamamlanarak hizmete başlamıştır. Brandenburg sınıfı zırhlılar, üç adet ikiz tarette taşıdıkları altı büyük kalibre topla, dönemin standardı olan iki adet ikiz taret taşıyan zırhlılardan farklıydılar. İngiliz Kraliyet Donanması, bu gemilere “whaler” (balina gemisi) adını vermişti. Turgut Reis, kendisiyle aynı sınıftan gemiler olan SMS Brandenburg, SMS Wörth, ve SMS Kurfürst Friedrich Wilhelm (sonraki Barbaros Hayreddin) ile aynı yıllarda suya indirilmiştir.
Turgut Reis Savaş Gemisi
Turgut Reis, Weissenburg adıyla, Alman Donanması’ndaki görev süresi boyunca az sayıda aktif görevde bulunmuştur. Üçkardeş gemisiyle beraber 1900-01 yılları arasında Çin’deki Boxer Ayaklanması’nda görev yapmıştır. Turgut Reis 1902-1904 yılları arasında diğer ön-dretnot savaş gemileri gibi büyük çaplı bir modernizasyondan geçirilmiştir. 1910 yılında adı Weissenburg olan Turgut Reis Osmanlı İmparatorluğu tarafından satın alındı. Osmanlı hizmetinde Balkan Savaşları’nda görev aldı, Aralık 1912 ve Ocak 1913’te Yunan donanmasına karşı iki muharebeye katıldı. Turgut Reis, düşük hızı sebebiyle I. Dünya Savaşı‘nda önemli bir rol üstlenemedi. I. Dünya Savaşı sonunda savaş tazminatı olarak Japon İmparatorluğu’na verildi, ancak Japon İmparatorluğu gemiye el koymayarak 1924’te Türkiye Cumhuriyeti‘ne geri iade etti. 1924-1933 yılları arasında Gölcük’te yer alan askeri okul ve tersanede sabit okul gemisi olarak görev yaptı. 1933-1950 yılları arasında tersanede çalışan işçiler tarafından yatakhane olarak kullanıldı. 24 Haziran 1936’da sökülmüş silahlarından ikisi Çanakkale’de olası bir Alman işgaline karşı Çanakkale Boğazı‘nı savunmak üzere Turgut Reis Bataryası adı ile Güzelyalı sırtlarında bir tabyaya monte edildi. Tabyayı geminin ana topları oluşturduğu için aynı isim verildi. Günümüzde de ikiz 28 cm’lik top tareti tabyada sağlam bir şekilde görülebilmektedir. Turgut Reis 1956-57 yıllarında hurdaya ayrılarak söküldü.
Turgut Reis İnşaası
Weissenburg, Burdenburg sınıfında inşa edilen üçüncü büyük gemiydi. Savaş gemisi C adı altında sipariş edildi, Stettin’deki AG Vulcan tersanesinde 1890 yılında 199 inşa numarasıyla kızağa konularak yapımına başlandı. 30 Haziran 1891’de denize indirildi ve silahlandırılmaya başlandı. Sınıfında denize indirilen üçüncü aynı klas gemi olan Weissenburg, Alman filosuna kardeş gemisi Branderburg ile birlikte aynı tarihte, 29 Nisan 1894‘te katıldı.
Weissenburg, 115.7 m uzunluğa, 19.5 m genişliğe sahipti, daha sonra torpido şebekesinin de eklenmesi ile 19.74 m oldu. Geminin su çekimi burunda 7.6 m, kıç kısmında ise 7.9 m idi. Geminin tasarım ağırlığı 10,013 ton, maksimum deplasmanı 10,670 ton idi. Gemi iki adet üç silindirli üçlü genleşmeli motora sahipti, toplamda 10,228 beygir gücünde idi ve 16.9 knot (31.3 km/s; 19.4 mph) hız yapabiliyordu.
Gemi, üç zırhlı tarette taşıdığı altı adet ağır topuyla döneminin zırhlılarından oldukça farklıydı. Zamanın gemileri 2/3 kadarı yani iki tarette dört top taşımaktaydı. Geminin baş ve kıç kısımlarındaki taretlerde 28 cm’lik K L/40 toplar bulunmaktaydı. Geminin ikincil silahları kazamatlara monte edilmiş sekiz adet 10.5 cm SK L/35 hızlı ateşlemeli top ve sekiz adet 8.8 cm SK L/30 hızlı ateşlemeli toptan oluşmaktaydı. Weissenburg’un silah sistemi su kesimi üstündeki hareketli kundaklara monte edilmiş altı adet 45 cm’lik torpido tüpü ile de tamamlanmıştı. Geminin ana bataryası döneminin diğer zırhlılarına kıyasla daha güçlü olmasına rağmen, ikincil silahları diğerlerine göre daha zayıftı.
Hizmet Dönemi
Hizmete girişinin ardından Weissenburg, üç kardeş gemisiyle birlikte I. Savaş Filosu’nun I. bölüğüne atanarak göreve başladı. Brendenburg sınıfı gemiler I. Bölük’te yer alırken, daha eski dört Sachsen sınıfı zırhlı firkateyn II. Bölük‘te görevlendirilmişti. Brandenburg sınıfı gemiler Çin’deki görevlerinden döndüklerinde II. Bölük’teki Sachsen sınıfı gemiler daha yeni olan Kaiser Friedrich III sınıfı zırhlılarla yer değiştirmiştir.
Boxer Ayaklanması
Weissenburg‘un katıldığı ilk büyük operasyon, 1900 yılında I. Bölük’ün Çin’deki Boxer Ayaklanması’nı bastırmakla görevlendirilmesi oldu. Alman deniz aşırı gücü Mareşal Alfred von Waldersee komutasında dört Brandenburg sınıfı zırhlı, altı kruvazör, on ikmal gemisi, üç torpido bot ve altı deniz piyade alayından oluşmaktaydı. Amiral Alfred von Tirpitz, gereksiz ve maliyetli olduğu gerekçesiyle bu gücün konuşlandırılmasına karşı çıkmıştır. Filo Pekin kuşatmasının bitmesinden sonra Çin’e varmasına rağmen Kiaochow çevresindeki ayaklanmaların bastırılmasında görev aldı.
Modernizasyon ve Osmanlı Donanması
1902 yılında Çin’den dönen Weissenburg, kapsamlı olarak yeniden inşa edilmek üzere Wilhelmshaven’deki Kaiserliche Werft tersanesine alındı. Yeniden donatımının ardından 1904 yılında aktif donanma görevine geri döndü. Yenilenmesine ve modernize edilmesine rağmen Brendenburg sınıfı zırhlılar modern İngiliz gemisi HMS Dreadnought‘un 1906 yılında göreve başlamasıyla demode durumuna geldiler. Sonuç olarak Alman donanmasındaki hizmet kariyerleri teknoloji nedeniyle kısa sürdü. 12 Eylül 1910’da sınıfının hali hazırda en gelişmiş gemileri olan Weissenburg ve Kurfürst Friedrich Wilhelm Osmanlı İmparatorluğu’na satılarak 16. yüzyıl Osmanlı amiralleri Turgut Reis ve Barbaros Hayrettin anısına sırasıyla Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin olarak adlandırıldılar ve hizmete başladılar. Bir yıl sonra, Eylül 1911’de İtalya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Turgut Reis, Barbaros Hayreddin ve eski bir zırhlı olan Mesudiye Temmuz ayından beri yaz eğitimleri için açık denizde oldukları için savaşa hazırdılar, ancak gemiler savaş boyunca limanları terk etmeyerek riske edilmediler.
Balkan Savaşları
İlk Balkan Savaşı, Balkan ülkelerinin Osmanlı Devleti’ne Ekim 1912’de saldırmasıyla başlamış oldu. Osmanlı Donanması’ndaki çoğu gemi gibi Turgut Reis de bakımsızlık sebebiyle kötü durumda bulunmaktaydı. Savaş boyunca Turgut Reis filonun diğer gemileriyle beraber ağır silah eğitimleri, asker taşıyan konvoyların korunması ve kıyı tesislerini bombalama gibi hafif destek görevlerinde kullanıldı. 17 Kasım 1912’de Barbaros Hayreddin ve Mesudiye, Birinci Ordu’yu destekleme görevinde bulundular. Bu görevde kıyıdaki topçu gözlemcilerinin yardımıyla Bulgar hatlarına ateş açıldı. Atışlar etkisiz olmasına rağmen Çatalca’da savunma hattında bulunan Osmanlı askerleri için büyük moral desteği sağladı. Her ne kadar isabet oranı düşük olsa da, saat 17.00 itibarıyla Bulgar piyadeleri bombardımanın psikolojik etkisiyle hücumdan vazgeçip başladıkları noktaya geri döndüler.
1912 yılının sonlarına doğru Osmanlı filosu, Çanakkale Boğazı’nı ablukaya alan Yunan filosuna karşı saldırı girişiminde bulundu. Bu dönemde filonun komuta gemisi Barbaros Hayreddin’di. İki filo, 16 Aralık 1912’de İmroz Deniz Muharebesi ve 18 Ocak 1913’te Mondros Deniz Muharebesi olmak üzere iki muharebeye girişti. İlk muharebe Osmanlı’nın kıyı bataryalarının menzili dahilinde gerçekleşti, iki tarafın gemilerinin de hafif hasar aldığı bu muharebede Osmanlı filosu ablukayı yarmayı başaramayarak Çanakkale Boğazı’na geri çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı filosu Çanakkale‘den sabah 09.30’da açıldı, küçük gemiler boğazın girişinde kalırken zırhlılar kıyıyı takip ederek kuzeye doğru ilerlemeyi sürdürdüler. Limni adasından yola çıkan, zırhlı kruvazör Georgios Averof ve üç Hydra sınıfı ironclad zırhlıyı da içeren Yunan filosu, rotalarını kuzeydoğuya çevirerek Osmanlı filosunun ilerlemesini engellemeye çalıştılar. Saat 09.50’de Osmanlı gemileri Yunan filosuna yaklaşık 14,000 metre mesafeden ateşe başladı. Yunan gemileri on dakika sonra ateşe karşılık verdi, bu sırada iki filo arasındaki mesafe yaklaşık 7,800 metreye kadar inmişti. Saat 10.04’te Osmanlı filosu on altı noktalı bir dönüş yaparak rotasını Çanakkale Boğazı’na çevirdi. Bir saat içinde Osmanlı filosu boğazın güvenli kısmına ulaşmayı başardı. Bu muharebe, Osmanlı filosunun ablukayı delememesi sebebiyle Yunan zaferi olarak bilinmiştir.
Barbaros Hayreddin’in katıldığı ikinci muharebe olan Mondros Deniz Muharebesi ise, Osmanlı filosunun hızlı Georgios Averof gemisini Çanakkale’den uzağa çekme planı olarak gerçekleşti. Bu amaçla korumalı kruvazör Hamidiye Yunan ablukasından kaçarak Ege Denizi’ne ilerlemeye başladı. Osmanlı kruvazörünün yarattığı tehdide rağmen Yunan filosunun komutanı riske girmeyerek Georgios Averoff’u ana filodan ayırarak Hamidiye‘nin peşinden göndermedi. Osmanlı filosu, planlarının işe yaradığını düşünerek 18 Ocak sabahı Çanakkale’den ayrıldı. Barbaros Hayreddin, Turgut Reis ve diğer gemilerden oluşan filo, Limni adasına doğru yola çıktı. Yunan zırhlı kruvazörü Georgios Averof, Osmanlı filosunu Limni adasının 12 mil açığında karşıladı. Planlarının işe yaramadığını gören Osmanlı filosu geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilme sırasında, saat 11.25 itibarıyla Osmanlı gemileri ile Georgios Averof arasında uzun menzilli bir topçu düellosu başladı. Çatışmanın sonlarına doğru hızlı Georgios Averof Osmanlı gemilerine 4,600 metreye kadar yaklaşarak birçok isabetli atış kaydetti. Muharebe sırasında hem Turgut Reis, hem de kardeş gemisi Barbaros Hayreddin’in birer barbeti devre dışı kaldı ve iki gemide de yangın çıktı. Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis, çoğu 28 cm’lik ana bataryalarından olmak üzere 800’den fazla mermi attılar, ancak bu atışlar etkili olamadı. Mondros Deniz Muharebesi, Osmanlı donanmasının I. Balkan Savaşı boyunca Ege Denizi’ne açılmaya çalıştığı son muharebe olarak kaldı.
8 Şubat 1913’te Osmanlı donanması, ordunun Şarköy’e yaptığı çıkarma harekatına destek sağladı. Turgut Reis ve Barbaros Hayreddin, iki küçük kruvazör ile kıyının bir kilometre açığından çıkarma birliklerine topçu desteği sağladı. Kıyıya çıkan Osmanlı ordusunun sağ kanadını donanma korudu. Turgut Reis, kardeş gemisi Barbaros Hayreddin’in arkasında ikinci sıradan ateşe başladı. Bulgar ordusunun sert direnişi, Osmanlı ordusunun geri çekilmesine sebep oldu. Geri çekilme operasyonu Turgut Reis ve diğer gemilerin ateş desteği sayesinde başarılı olabildi.
Çanakkale Savaşı
Birinci Dünya Savaşı, 1914 yazında Avrupa’da patlak vermiş, ancak Osmanlı Devleti, sonradan kendi donanmasına kattığı SMS Goeben gemisinin Sivastopol’ü bombalamasıyla Rusya, Fransa ve Büyük Britanya’ya karşı savaş ilan ettiği Kasım ayı başlarına kadar tarafsız kalmıştır. 1914 ve 1915 yılları arasında savaş geminin bazı silahları sökülerek, Çanakkale‘de kıyı savunmasında bataryalar oluşturmak suretiyle kullanılmıştır. Ocak 1918’de Yavuz Sultan Selim ve hafif kruvazör Midilli, Çanakkale Boğazı’ndan çıkarak İngiliz monitör tipi gemilerine saldırmış ve hızlı saldırılarıyla HMS Raglan ve HMS M28’i batırdıktan sonra Çanakkale’ye dönmüşlerdir. Dönüş yolunda Midilli beş mayına çarpıp battı, Yavuz Sultan Selim ise üç mayına çarparak hasar aldı ve iskeleye doğru yatmaya başladı. Gemi kaptanının hatalı emirleri sonucu Yavuz Sultan Selim karaya oturdu. Gemi, 25 Ocak’ta Turgut Reis bölgeye ulaşıp kurtarma çalışmasına başlayana dek karaya oturmuş durumda neredeyse bir hafta geçirdi. Turgut Reis, aynı günün öğleden sonrasında Yavuz Sultan Selim’i yedeğe alarak kurtarmayı başardı.
Turgut Reis I. Dünya Savaşı’nın sonunda aktif hizmetten çıkartıldı. 1924 yılında eğitim gemisi olarak belirlendi. Bu dönemde geminin altı adet 28 cm’lik topundan sadece ikisi yerinde duruyordu. Geminin ekipmanları 1938 yılında söküldü. 1956-57 yıllarında hurdaya ayrılarak söküldü.